YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10182
KARAR NO : 2014/10034
KARAR TARİHİ : 26.06.2014
MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/02/2012
NUMARASI : 2008/194-2012/60
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalı H.. K.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların sürücüsü-işleteni ve trafik sigorta şirketi oldukları aracın, 15.10.2007 tarihinde neden olduğu trafik kazası sonucunda müvekkillerinin mirasbırakanı olan Zülküf Kılıç’ın yaşamını yitirdiğini belirterek ölenin anne ve babası olan davacılar için 5.000,00’er TL maddi ve 15.000,00’er TL manevi, ölenin kardeşleri olan diğer davacılar için de 2.000,00’er TL maddi ve 5.000,00’er TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuştur. Davacılar vekili tarafından ıslah dilekçesi verilmiş ve maddi tazminat istemi, yargılama sırasında düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda artırılmıştır.
Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davalı S. Bisküvi Gıda San ve Tic A.Ş yönünden açılan davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden ise açılan davanın kısmen kabulü ile davacı anne için 3.877,61 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminata, davacı baba için 6.775,46 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminata, diğer davacılar için 1.000,00’er TL manevi tazminata karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili ile davalı H.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı H.. K.. vekilinin tüm temyiz itirazları ile davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazına gelince; dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Trafik kazası, 15.10.2007 tarihinde meydana gelmiştir. Davacıların desteği Z. K., bu trafik kazası sonucu yaşamını yitirmiştir. Mahkemece, davalı sürücünün % 75 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş ve desteğin anne ve babası olan davacılar yararına 5.000,00 er TL manevi tazminata, ölenin kardeşleri olan diğer davacılar yararına da 1.000,00 er TL manevi tazminata karar verilmiştir. Karar, davacı vekili ile davalı H.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Borçlar Kanununun 47. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda maneviahuzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatınmtutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Borçlar Kanunu 47. maddede belirlenen ilkeler karşısında, davacıların ölene olan yakınlık dereceleri, ölenin yaşı, olayın oluş şekli, özellikleri, olay tarihi, kusur durumu ile tarafların ekonomik-sosyal durumları ve paranın satın alma gücüne göre davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha yüksek miktarda bir manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, belirtilen gerekçelerle daha alt seviyede bir miktara karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle, davalı H.. K.. vekilinin tüm temyiz itirazları ile davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.347,05 TL kalan harcın temyiz eden davalı H.. K..’dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 26.6.2014 gününde Üye A.Orhan’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destek ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Kazaya neden olan aracın maliki davalılardan S. Gıda A.Ş’dir. Ancak, bu araç S. gıda A.Ş ile dava dışı Tansal Dağıtım Ltd.Şti arasında imzalanan tek satıcılık sözleşmesi ve eki araç kira sözleşmesi ile Tansal Ltd.Şti’nin kullanımına bırakılmıştır.
Mahkemece kira sözleşmesi gereğince araç işleteninin değiştiği ve araç maliki S. Gıda A.Ş’nin zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle bu davalı hakkındaki dava husumet yokluğu nedeniyle reddedilmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde “motorlu aracın işletilmesi sırasında 3. kişilere verilecek zaralardan aracı işleten ile birlikte; bu aracı bir teşebbüs sahibinin de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Dosyada mevcut tek satıcılık sözleşmesi ile davalı S. Gıda A.Ş kayden maliki oludğu aracı aylık 100 TL bedelle aynı zamanda tek satıcıya 15.7.2007 tarihinde kiralamıştır. Kira süresi tek satıcılık sözleşmesi ile sınırlandırılmıştır. Tek satıcılık sözleşmesinde ise süre 1 yıl olarak” öngörülmüştür.
Ancak, sözleşme hükümleri incelendiğinde, tek satıcıya tahsis edilen araç ile başka şirketlere ait ürünlerin satılamayacağı (md.1.3), araçların şirketin (S. A.Ş) belirlediği orjinal renk ve logolarla donatılacağı (2.10), S. A.Ş’nin, ürünlerin tek satıcının deposuna kadar sevkiyat ve sevkiyat masraflarını üstleneceği, (md.3.7) belirtilmiş ekli kira sözleşmesi ile de tüm sigorta (trafik, kasko, ihtiyari mali sorumluluk) yükümlülüklerinin de S. A.Ş’ne ait olacağı kabul edilmiştir.
Görüldüğü gibi, araç her ne kadar dava dışı şirkete kiralanmış olsa bile davalı S. A.Ş araç üzerindeki fiili ve hukuki hakimiyetini elinde tutmaktadır.
Nitekim kaza anını gören tanıklar C.. D.., İzzet Akcan kazaya neden olan aracın üzerinde “ülker” yazısının bulunduğunu, 15.10.2007 tarihli olay yeri basit krokisini düzenleyen kolluk görevlilerince tutulan tutanak içeriğinde de “mahalle sakinlerinden alınan bilgiye göre S. Bisküvi yazılı aracın çarptığı” ifadesinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu ifade ve tutanak içerikleri mahkemece değerlendirilmemiş, davalı S. Bisküvi ve Gıda A.Ş’nin işletenliği konusunda eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Bu nedenle sayın çoğunluğun, davacının davalı S. Bisküvi ve Gıda A.Ş’nin de zarardan sorumlu tutulması yönündeki temyiz itirazlarının reddi yönündeki görüşüne katılmıyorum.