Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/1010 E. 2012/12448 K. 13.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1010
KARAR NO : 2012/12448
KARAR TARİHİ : 13.11.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 13.11.2012 Salı günü davacı … vekili Av. … geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu Mehmet aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı …’e satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilleri davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmadığı ve davalılar arasında akrabalık ya da benzer ilişkinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mah-
keme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Somut olayda taşınmazın satış bedeli ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında mislini aşan bir fark bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak davalı …’in, davalı borçlunun boşanma davasındaki tanığı olmasından ve o davadaki tanıklık edeceği hususlara nazaran borçlu …’nin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu da açıktır. Davacının delil listesinde bahsi geçen boşanma davasını delil olarak göstermiş olmasından dolayı temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususların yeni bir delil niteliğinde olmadığı da belirgindir. Bu nedenle davalılar arasındaki tasarrufun iptali gerekirken (İİK. 280/I) yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 900.00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.