Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/9348 E. 2011/12433 K. 19.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/9348
KARAR NO : 2011/12433
KARAR TARİHİ : 19.12.2011

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı (3.kişi) vekili, davalı alacaklı tarafından borçlular aleyhine Erzurum 4.İcra Müdürlüğünün 2009/5347 sayılı dosyasından yürütülen takipte uygulanan 08.4.2010 tarihli haciz işleminde, borçlu ile ilgisi bulunmayan müvekkiline ait işyerindeki menkullerin haczedildiğini ileri sürerek, haczin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı alacaklı cevap vermemiştir.
Mahkemece; davacının haciz yapılan işyerini devraldığını sunduğu faturalarla kanıtladığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu taşınır mallar 08.4.2010 tarihinde takip borçlusunun ve davacı 3.kişi şirket yetkilisinin huzurunda haczedilmiştir. Dosya kapsamına göre, haciz uygulanan adres, davalı alacaklı tarafından daha önce borçluya kiraya verilen ve borçlunun ticari faaliyette bulunduğu işyeri adresidir. Borçlulardan Turhan Kıvılcım 3.kişi yetkilisinin babası olduğu gibi, tüm takip borçluları ile 3.kişi şirketin diğer ortaklarının soyisimleri de aynı olup, davacı şirket ortakları ile borçlular arasında yakın akrabalık bağı ve Organik ilişki bulunduğu görülmektedir.
Takip konusu borcun kaynağı da alacaklı ile borçlular arasındaki sözleşmeden kaynaklanan kira alacağıdır. Dava dilekçesinde, haciz uygulanan ve daha önce borçlunun faaliyet gösterdiği işletmenin tüm demirbaşları ile 3.kişi tarafından borçlu Turhan’dan 29.3.2007 tarihinde devir alındığı açıklanmıştır.
Buna göre, davacı 3.kişi ile borçluların birlikte ticari faaliyette bulundukları, dava konusu mahcuzları birlikte ellerinde bulundurdukları ve İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olduğu, borçlu ile 3.kişi arasında alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler yapıldığı kabul edilmelidir. Yapılan bu işlemlerin alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Bir an için işyeri devrinin danışıklı olmadığı düşünülse dahi, borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan, İİK’nun 44. ve BK’nun 179. Maddelerinin uygulanması gerektiği de açıkça ortadadır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat edilmemiştir. Gerçekten borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilan ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur. Bu durumda, devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi, devralan davacıda B.K’nun 179.maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumludur.
O halde, açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, dosya içeriği ile uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı (alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 19.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.