Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/7878 E. 2012/2385 K. 29.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7878
KARAR NO : 2012/2385
KARAR TARİHİ : 29.02.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu … aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı …’e satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunmasına, İİK’nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğine ayrıca davalı …’in, halasının kayınvalidesi olan borçlu …’nin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket
ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceğine (İİK. 280/I) ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemece yargılama sırasında konulan ihtiyati haciz mahiyetindeki ihtiyati tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş ise de tasarrufun iptali davalarında dava kabulle sonuçlandığı takdirde, alacaklı tarafından başlatılacak bir icra takibi olmayacağı, İİK’nın 281/II maddesi uyarınca uygulanan ihtiyati haczin tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşeceği ve davacı alacaklının verilen ilamı icra dosyasına ibrazı ile cebri icra işlemine devam edileceği gözetilmeden kararın kesinleştiği tarihle sınırlandırması ve davanın kabulüne karar verildiği halde infazda tereddüt yaratacak şekilde icra dosya numarası belirtilmeden yalnızca tasarrufun iptaline dair hüküm kurulması isabetli değildir. Ne var ki bu hususlar yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, kararın HMK’nın 370/2. (HUMK’nın 438/VII.) fıkrası uyarınca düzeltilerek onanması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 2 nolu bendinin sonuna “İİK’nın 283/I fıkrası gereğince…İcra Müdürlüğünün 2009/2804 esas sayılı icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde cebri icra yetkisi tanınmasına” ibaresinin yazılmasına ve 3 nolu bendinin tamamen çıkarılmasına sonraki bentlerin buna göre teselsül ettirilmesine ve hükmün bu hali ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 29.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.