Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/7192 E. 2012/1772 K. 16.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7192
KARAR NO : 2012/1772
KARAR TARİHİ : 16.02.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, davacılar vekili ve davalılar … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili…’e ait diğer müvekkili … tarafından kullanılan motosiklete davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucunda hasar gördüğünü, …’in yaralandığını ileri sürerek … için 7.700,00 TL araç hasarı ve davacı … için 3.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne 7.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan, 2.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalılar … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 388’inci maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural HUMK’nun 389’uncu maddelerinde de tekrarlanmıştır. … HUMK’nun 381’inci maddesinde de “kararın tefhimi en az 388’nci maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Bu kurallar yargıda açıklık ve netlik prensibinin bir gereğidir.
Somut uyuşmazlıkta davacıların dava konuları ayrı istemleri bulunduğu halde hangi davacı yönünden hangi dava konusuna ilişkin olarak tazminata hükmedildiği açıklanmaksızın infazda da tereddüt doğuracak biçimde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-Bozma neden ve şekline göre davacılar vekili ve davalılar … vekili ve davalı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalılar … vekili ve davalı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve davalılar … ve …’e geri verilmesine 16.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.