Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/5454 E. 2011/8748 K. 06.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5454
KARAR NO : 2011/8748
KARAR TARİHİ : 06.10.2011

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı 3.kişi vekili, Bakırköy 4.İcra Müdürlüğünün 2009/17013 sayılı takip dosyasında, haczedilen menkullerin müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, mahcuzların davacıya müvekkiline satılarak haciz yapılan adreste teslim edildiğini, borçlunun davacı şirketin yetkilisi ve ortağı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu … duruşmada takip konusu borcun davacı şirketin borcu olduğunu, davacı şirketi diğer borçlu ile birlikte kurduklarını alacaklıdan şirket için eşya satın aldıklarını, alacaklının hemşerileri olması ve güven ilkesi nedeniyle senetlere şirket kaşesinin basılmadığını beyan etmiştir.
Diğer borçlu davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacı şirket temsilcisi olan borçlunun şahsi borcundan dolayı şirket mallarının haczedilmeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK.nun 96 vd.maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu haciz, 14.8.2009 tarihinde borçlu …’a ödeme emri tebliğ edilen aynı zamanda takibin dayanağı olan ve malen düzenlenmiş senetlerde borçlu adresi olarak belirtilen “… Özel Eğitim Merkezi, Telsiz Mah. 71 Sok.No:90 Zeytinburnu/İstanbul” adresinde yapılmıştır.

İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksi ileri süren davacı 3.kişi tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispat edilmelidir. Davacı haciz adresinde faaliyet göstermekte ise de ticaret sicil kayıtlarından borçlu …’ın davacı şirketin düşük hisseli kurucu ortağı ve yetkilisi iken önce şirketteki hissesini daha sonra da temsilcilik sıfatını devir ettiği, takip konusu senetlerin düzenlendiği tarihte şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu mahcuzların malen düzenlenmiş senetler karşılığında davacı 3.kişiye sevk irsaliyeli fatura düzenlenerek satıldığı, takip konusu borcun mahcuzların satışından doğduğu dosya kapsamı ile sabittir. Öte yandan borçlu … takibe dayanak senetlerin, davacı şirkete mal alımı nedeniyle düzenlendiğini, aralarındaki hemşerilik ilişkisi ve güven ilkesi nedeniyle şirket kaşesinin basılmadığını beyan etmiştir. Bu durumda takip dayanağı borcun senetlerin düzenlendiği tarihte şirket yöneticisi olan borçlunun şahsi borcu olmayıp, davacı şirkete mal alımı ile ilgili olduğu başka bir deyişle borcun davacı şirketin borcu olduğu açıkca ortadadır. Ayrıca mülkiyet karinesinin aksi de davacı 3.kişi tarafından ispat edilememiştir. Mahkemece, bu hususlar gözönünde bulundurulmadan aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 6.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.