Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/511 E. 2011/5432 K. 30.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/511
KARAR NO : 2011/5432
KARAR TARİHİ : 30.05.2011

Taraflar arasındaki istihkak iddiasının reddi davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, Karaman 1.İcra Müdürlüğünün 2010/3957 sayılı takip dosyasından, borçlu şirkete ait olan işyerinde 19.08.2010 tarihinde yapılan haciz sırasında 3.kişi şirket lehine istihkak iddiasında bulunulduğunu, borçlunun işyerinde sigortalı olarak çalışıyor gösterildiğini ve oğlunun haciz mahallinde hazır olduğunu belirterek, İİK’nun 99. maddesine dayalı olarak 3.kişinin istihkak iddiasının reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı 3.kişi, duruşmalar katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, borçluya ödeme emrinin haciz adresinde tebliğ edilmesi tek başına borçlu ve davacının malı birlikte ellerinde bulundurdukları anlamına gelmeyeceği, dosya kapsamına göre haciz adresindeki işyerinin 3.kişiye ait olduğu, alacaklının karine aksini ispatlamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nun 99.maddesine dayalı olarak açtığı “3.kişinin istihkak iddiasının reddi” davasına ilişkindir.
Dava konusu haciz 19.08.2010 tarihinde borçluya ödeme emrinin bizzat tebliğ edildiği adreste yapılmıştır.Haciz tutanağında bu adrese hacze gidilmeden önce farklı bir adreste hazır bulunan … … isimli şahsın borçlunun önce
Belediye İşhanı altında “… İletişim” adı altında Avea bayiliği yaptığını burayı devrettiğini ve haciz adresinde … İletişim olarak faaliyette bulunduğunu, haciz adresinde hazır bulunan borçlunun oğlu … … ise işyerinde genellikle kendisinin durduğunu, babasının ne zaman geleceğinin belli olmadığını beyan ettiği görülmüştür. İİK’nun 8. maddesine göre icra tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğindedir.
Dosya içerisinde mevcut belgelerden 3.kişinin borcun doğumundan sonra 07.05.2010 tarihinde “… İletişim” unvanı ile işyeri açtığı ve borçluyu da bu işyerinde sigortalı gösterdiği anlaşılmıştır. Sigortalı olarak çalışan şahsın işyerine istediği zaman uğraması gibi olgu yaşam deneyimleri ile bağdaşmadığı gibi iş hukukunun temel prensiplerine de uygun değildir.
Tüm bu maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde, borçlunun borcun doğumundan sonra alacaklılardan mal kaçırma amacı işyerini aynı unvanla 3.kişi adına açtığı kendisin de sigortalı işçi olarak gösterdiği anlaşılmaktadır. Danışıklı olarak yapılan bu işlemlerin alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır.
Bu durumda, mahkemece davacı alacaklının davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı alacaklı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 30.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.