YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2930
KARAR NO : 2011/7384
KARAR TARİHİ : 12.07.2011
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı 3.kişi vekili, Ümranıye 3.İcra Müdürlüğü’nün 2009/1795 Takip sayılı dosyasından 30.3.2009 tarihinde haczedilen mahcuzların müvekkiline ait olduğunu belirterek istihkak iddiasının kabülü ile haczin kaldırılmasını dava ve talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı ile borçlu şirket ortakları ve adresleri arasında organik bağ bulunduğunu, borçlu şirket ortaklarından… adına kayıtlı telefonun davacı tarafından haciz adresinde kullanıldığını borçlunun davacı adına açtığı işyerinde faaliyetine devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Borçlu savunma yapmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; dava konusu haczin borçlunun tebligat adresinde yapılmadığı, davacı şirketin takip konusu borçtan önce 18.7.2005 tarihinde haciz adresinde faaliyete başladığı, ortaklarının … olduğu, …in hissesini 17.7.2008 tarihinde …’a devrettiği, borçlunun ise 10.9.2004 tarihinde faaliyete başladığı, 335 65 59 nolu telefonun borçlu şirket ortağı adına ve haciz adresinde kayıtlı olmasının mahcuzların borçluya ait olduğuna ilişkin yeterli karine olamayacağı, haciz adresinde borçluya ait evrakların bulunmadığı, davacı şirket ortağı…’in aynı zamanda borçlu şirketin de ortağı olması dışında şirketler arasında herhangibir bağın bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda haciz adresinin borçlu şirketin tebligat adresi olmaması nedeniyle İİK 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin davacı 3.kişi lehine olduğunun kabülü doğrudur. Ancak borçlunun ticaret sicil ve vergi dairesindeki adreslerine gönderilen tebligatlar iade edildiğinden ödeme emri borçlu şirkete Tebligat Kanunun 35.maddesi gereğince vergi dairesince bildirilen adresinde tebliğ edilmiştir. Borç tarihi itibarıyla borçlu şirket ortakları …, davacı şirket ortakları ise … ve …’dır. 30.1.2001 tarihli imza sirkülerinde borçlu şirketin telefon numarasının 0 216 335 65 59, Şekerbank kayıtlarında ise ….,….,….,…, olduğu bildirilmiştir.
Türk Telekom Müdürlüğünün yazısından 216 335 65 59 nolu telefonun haciz adresinde…adına kayıtlı iken müşterinin isteği ile 8.6.2009 tarihinde iptal edildiği anlaşılmaktadır. Anılan telefon numarası 7.1.2010, 28.11.2008, 26.3.2009 30.3.2009, 20.4.2008, 30.3.2009 tarihli faturalarda haciz adresine ilişkin olarak davacı 3.kişi şirketin tek iletişim telefonu olarak da gözükmektedir. Borçlu ve davacı şirketin internetteki adreslerinin haciz adresi ve telefonlarının da …,…,….,nolu telefon olduğu, borçluya ait mail adresinin davacı şirket tarafından da kullanıldığı, her iki şirketin de beko bayisi olarak faaliyette bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı ve mevcut delil durumu birlikte değerlendirildiğinde borçlu şirketin ticari faaliyetlerine davacı şirketin adıyla ve adresinde devam ettiği, faaliyet alanlarının ve şirket önadlarının aynı olduğu, ortakları arasında organik bağ bulunduğu dolasıyla istihkak iddiasının muvazaalı olduğu bir kısmı haciz tarihi ile aynı tarihi içeren irsaliyeli fatura ve sevk irsaliyelerin tek başına 3.kişi yararına mülkiyet belgesi olarak kabul edilemiyeceği dolayısıyla davanın reddine
karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabülü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 12.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.