YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/257
KARAR NO : 2011/1763
KARAR TARİHİ : 01.03.2011
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı idaresinde bulunan aracın müvekkili şirkete kasko sigortalı araca çarparak hasar verdiğini, araçta meydana gelen hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalını %80 kusur oranına isabet eden miktarın 5.000 TL nın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası tarafından ödendiğini kalan 5.338,46 TL’nin tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece HUMK.nun 8. maddesi gereğince dava tarihi itibariyle dava değerine göre Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davalı aleyhine ilamsız takip yaparak 5.338,46 TL asıl alacak, 421,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5759,75 TL alacağın tahsilini istemiştir.
Dava TTK. 1301. maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun “vazife” başlıklı 1. maddesinde “Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Görev, dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise, görevli mahkemenin tespitinde, davanın açıldığı gündeki değer esas tutulmak üzere, aşağıdaki maddeler hükümleri uygulanır. Faiz, icra tazminatı ve giderler görevin tespitinde hesaba katılmaz” hükmü yer almakta; aynı Kanunun 2/1. maddesinde ise “Müddeabih para ise
mahkemenin vazifesini tayinde miktarı esas ittihaz olunur” denilmektedir. Dava olunan şeyin değeri esas alınarak görevli mahkemenin tayin edileceği durumlarda davanın konusunun, yani müddeabihin tespitinde hesaba katılmayacak unsurlar yasada açıkça belirlenmiştir. Buna göre faiz müddeabihin değerinin belirlenmesinde hesaba katılmaz. HUMK:nun 4. maddesinde ise “Alacağın bir kısmı dava olundukta, eğer son kısım ise, mahkemenin vazifesini tayinde müddeabihin kıymetine bakılacağı, son kısım olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı olduğu takdirde alacağın tamamının nazarı itibare alınacağı,alacağın tamamı münazaalı değilse dava olunan kısma bakılacağı düzenlenmiştir.
HUMK.nun 8/I. Maddesi gereğince dava tarihinde malvarlığı hukukundan doğan değer veya miktarı 5.490 TL’nı geçmeyen davalara sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı düzenleme altına alınmış bulunmaktadır.
Açıklanan bu hususlara göre, dava dilekçesine göre dava konusu miktar alacağın son kısmına ilişkindir. Mahkemece icra takip dosyasına göre asıl alacağın 5.338,46 TL olduğu gözetilerek davaya bakılması gerekirken HUMK.nun 1. maddesine aykırı şekilde dava değerine işlemiş faizde dahil edilerek görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 1.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.