Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/2335 E. 2011/3880 K. 25.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2335
KARAR NO : 2011/3880
KARAR TARİHİ : 25.04.2011

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline ait aracın, davalıların malik/sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları araç ile çarpışması sonucu hasarlandığını belirterek, ıslâh ile arttırılmış toplam 2.800.00 TL’nın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan (sigorta şirketi dava tarihinden işleyecek faizden ve poliçe limitinden sorumlu olarak) müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, duruşmaya gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Davalı … vekili, husumet itirazında bulunup, kazaya karışan tankerin, yüklenici …Altınpark İşletmeleri Ltd. Şti. tarafından kiralandığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı …Ş. vekili, sigortalının kusuru oranında ve poliçe limitinden sorumlu olduklarını savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı … aleyhindeki davanın, olayda kusuru bulunmadığından reddine, davalılar … ve .. Sigorta A.Ş.
hakkındaki davanın kabulü ile, 2.800.00 TL’nın, 21.08.2008 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan, davalı … şirketinden ise 1.000.00 TL’nın dava tarihinden, bakiye 1.800.00 TL’nın 16.11.2009 ıslâh tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı …’nın, kendi görev alanı içindeki yeşil alanlar ve benzeri yerlerin sulanması işini, 26.03.2008 tarihli sözleşmeyle dava dışı …Ankara Altınpark İşletmeleri Ltd.Şti.’ne, bu şirketin de alt taşeron Yağmur Peyzaj İnş. Proje Tic. Ltd. Şti.’ne bıraktığı, sözleşmenin 22. maddesinde, işin yürütülmesi sırasında gereken tüm tedbirlerin yüklenici tarafından alınacağının ve trafik kazaları da dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle doğabilecek tüm zararlardan yüklenici şirketin sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, davalılardan … adına trafiğe kayıtlı tankerin 21.08.2008 günü saat 20.40 sıralarında yolun sol şeridinde orta refüjde sulama yaparken kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, davalı …’nın işleten sıfatının bulunup bulunmadığı, dolayısıyla, hasardan müteselsilen sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasındadır.
2918 sayılı KTK.’nun 85. maddesinde, “motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmü getirilmiştir.
Kural olarak, bir kamu kurumunun kendi görev alanı içindeki bir kamu hizmetinin yürütülmesini, tabi bulunduğu mevzuatın verdiği yetkiye dayanarak başkasına (yükleniciye) sözleşmeyle devretmesi ve aralarındaki sözleşmede, işin yürütülmesi sırasında üçüncü kişilere verilebilecek zararlardan yüklenicinin sorumlu olacağının kararlaştırılması durumunda, işi devreden kamu kurumunun, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri anlamında “işleten” sıfatı ve dolayısıyla oluşan zarardan bir sorumluluğu bulunmayacak; sorumluluk, devre ilişkin sözleşme hükümleri çerçevesinde, bütünüyle işi yüklenene ait olacaktır. Ne var ki, işin yürütülmesinin devredilmesine ve doğabilecek zararlardan yüklenicinin sorumlu olacağının sözleşmede belirtilmesine rağmen, ilgili kamu kurumu, sorumluluğa ilişkin bu devri ortadan kaldıracak ve bunu işi yüklenenle birlikte üstlendiğini gösterecek tutum ve davranışlarda bulunduğu takdirde, artık kendi sorumluluğunun mevcut olmadığını ileri süremez. Böyle bir savunmanın, M.K.’nun 2. maddesindeki hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olacağı açıktır.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında, sözleşmenin 22. maddesi hükmü kendi iç ilişkilerini düzenlemekte olup, zarar gören 3. kişi konumundaki davacıyı bağlamayacağı, aynı sözleşmenin 19. maddesi hükmü uyarınca, davalı …’nın işin yapımı sırasında dava dışı yüklenici şirketi denetleme, kontrol, gözetim yetkisinin bulunduğu, işin başından sonuna kadar salt yüklenicinin kontrolüne bırakılmadığı, davalı işverenin kontrol ve sorumluluğunun da devam ettiği anlaşıldığından, aracın verdiği zarardan Belediyenin müteselsilen sorumlu olduğu sonucuna varılmalıdır.
Bu durumda mahkemece, davalı …’nın hasardan sorumlu bulunduğu kabul edilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3- Davalı … hakkında reddedilen kısım bulunmadığı halde, lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.