Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/2286 E. 2011/7991 K. 21.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2286
KARAR NO : 2011/7991
KARAR TARİHİ : 21.09.2011

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olan davalının maliki ve sürücü olduğu aracın 15.10.2007 tarihinde meydana gelen kazada önünde aynı istikamette seyreden araca arkadan çarparak hasarlanmasına neden olduğunu, hasarlanan diğer araç sahibine 2.352 TL’nin 13.12.2007 tarihinde ödendiğini, davalının kaza esnasında alkollü olduğunun tespit edildiğini, … Genel Şartları 4.maddesi (d) fıkrası gereğince ödedikleri hasar bedelini davalı sigortalıdan rücu hakları olup ödenen bedelin tahsili için davalı aleyhine başlattıkları icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, kazanın meydana geldiği ve kendi ikamet ettiği yer itibariyle … Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu, olayda kendisinin bir kusuru olmadan önündeki araca çarptığını, bu nedenle aracın önünde meydana gelen hasarı kabul etmediğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin 2.352 TL asıl alacak ve işlemiş ferileri ile birlikte toplam 2.621,67 TL üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir
usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava zorunlu mali sorumluluk sigorta ilişkisinden kaynaklanan rücu davasıdır.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz
yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir. Oysa hükme esas alınan nörolog bilirkişi raporunda, salt davalının kaza esnasında 0.50 promil üzerinde alkollü olmasını esas alarak davalının olay anında güvenli sürme yeteneğini kaybettiği sonucuna ulaşmıştır. O halde yapılması gereken … veya Karayolları Trafik Fen heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek trafik uzmanı ile nöroloji uzman doktorundan oluşturulacak bilirkişi kurulundan inceleme yaptırılarak, yukarıda söz konusu edilen ilkeler ışığında, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, kazanın meydana gelmesinde alkol dışındaki başka etkenlerin de rol oynayıp oynamadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanması yönünden yeniden rapor alınarak varılacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Öte yandan, davacı vekili icra takibinde, 2.352,00 TL asıl alacak, 269,67 TL işlemiş faizin tahsilini istemiştir. Mahkemece, asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı olan 2.621,67 TL’ye takip tarihinden itibaren faiz yürütülerek, takipten önce işlemiş faize faiz işletilmesine olanak sağlayacak şekilde hüküm kurulması Borçlar Kanunu’nun 104/son maddesine aykırı olduğu gibi Mahkemece, davacı şirket tarafından yapılan hasar ödemesi tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş faiz hesaplattırılmadan hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21.9.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.