Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/1938 E. 2011/7674 K. 19.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1938
KARAR NO : 2011/7674
KARAR TARİHİ : 19.09.2011

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı (3.kişi) vekili, davalı alacaklı tarafından dava dışı borçlu aleyhine … 5.İcra Müdürlüğünün 2010/8553 sayılı dosyasından yapılan takipte, 23.9.2010 tarihinde uygulanan haciz işleminde borçlu ile ilgisi bulunmayan müvekkiline ait işyerindeki menkullerin haczedildiğini ileri sürerek, haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; borçlunun ödeme emrinde yazılı adresinde haciz işlemi yapıldığı, 3.kişi ile borçlu arasında yapılan tasarrufun icra takibine çok yakın bir tarihte gerçekleştirildiği, sunulan faturaların sonraki tarihli olduğu, haciz sırasında bulunan evrakların da haciz yapılan yerin borçluya ait olduğunu gösterdiği gerekçesiyle, davanın reddine, alacak tutarının % 40’ı oranında inkar tazminatının davacı 3.kişiden alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve İİK.nun 8.maddesi uyarınca aksi sabit oluncaya kadar geçerli haciz tutanağı içeriği ile davacı 3.kişinin borcun doğumundan sonra borçluya ait çok sayıda
taşınmazı satın alması, sonradan borçlu ile aynı konuda ticari faaliyette bulunması karşısında da borçlu ile davacı 3.kişi arasında alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapıldığının, bir an için taraflar arasında danışıklı işlem bulunmadığı düşünülse dahi, aralarında işyeri devri niteliğinde işlemler olması nedeniyle, İİK.nun 44.ve Borçlar Kanununun 179.maddelerinin uygulanması gerekmesine, anılan maddelerde öngörülen koşulların da yerine getirildiğinin iddia ve ispat edilmemiş bulunmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) Davacı 3.kişi vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
İİK.nun 97/3.maddesine göre “Takibin talikine karar verilirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına (İİK.Md.97/13) karşı davacıdan 36. maddede gösterilen teminat alınır.” hükmü öngörülmüştür.Anılan madde gereğince, mahkemece teminat alınarak takibin ertelenmesi kararı verilmişse, haczedilen mal veya hakka ilişkin takip işlemleri ertelenmiş sayılır. Ancak, takip işlemlerinin ertelenmiş sayılması için, İİK.nun 97/3. maddesi uyarınca alacaklının muhtemel zararı karşılığı 36. maddede gösterilen teminatın alınması zorunludur.İcra Mahkemesince takibin ertelenmesine karar vermiş olmasına karşın, 3.kişiden teminat alınması kararlaştırılmamış veya karar altına alınmış olsa bile bu teminat 3.kişi tarafından yatırılmamışsa, İcra Müdürlüğü takibe devam eder. Çünkü böyle bir durumda istihkak davası yüzünden alacağın tahsilinin geciktiğinden söz edilemez.
Somut olayda, mahkemece görülen dava ile ilgili olarak, İİK.nun 97/13. maddesinde öngörüldüğü şekilde, bu dava nedeniyle takibin ertelendiğine veya ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulduğuna ilişkin hiçbir kanıt bulunmamaktadır.Bu durumda, bu dava nedeniyle 3.kişinin tutumu sonucu alacağın tahsilinin geciktiğinden söz edilemeyeceğinden ve İİK.nun 97/13. maddesi koşulları davalı (alacaklı) yararına oluşmadığından, alacaklı yararına %40 tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan kabule göre ise; hükmedilecek tazminatın matrahını belirlerken takip konusu toplam alacak tutarı ile
hacizli malın değerinden hangisi az ise o değerin esas alınması gerekirken, mahcuzun değerinden daha fazla olan alacak tutarının esas alınması da hatalı olmuştur.
Ne var ki, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HUMK.nun 438/7.maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ; Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı 3.kişi vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bette açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının davacı 3.kişinin % 40 oranında tazminata mahkumiyetine ilişkin olan (2) nolu bendinin tümüyle hükümden çıkarılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1,25 TL kalan onama harcının temyiz eden davacı 3.kişiden alınmasına 19.9.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.