Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/1824 E. 2011/3115 K. 05.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1824
KARAR NO : 2011/3115
KARAR TARİHİ : 05.04.2011

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı 3.kişi vekili, İstanbul 3.İcra Müdürlüğünün 2007/4285 Esas sayılı dosyasından, borçlu şirketin borcundan dolayı davacıya ait işyerindeki malların 27.06.2007 tarihinde haczedildiğini, İİK”nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan istihkak davasının kabulü ile söz konusu haczin kaldırılmasını talep etmiştir
Davalı alacaklı vekili,haciz adresinin borçlu şirketin internet sayfasında yayınladığı adres olduğunu, aynı ilanda Adana bölge sorumlularının davacının akrabası olduklarının görüldüğü ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, borçlu ve davacı şirket ortakları arasında organik bağ bulunduğunu, işyeri devrinin İİK’nun 44.madde koşullarına uygun yapılmadığı ve BK’nun 179.maddesi gereğince 3.kişinin sorumluluğu bulunduğundan bahisle davanın reddine ve alacaklı yararına dava değeri üzerinden %40 oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 3.kişinin İİK”nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
1. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı 3.kişi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2.İcra Mahkemesince takibin talikine veya ihtiyati tedbir yolu ile icranın durdurulmasına karar verilmediğine göre, İ.İ.K.nun 97/13. maddesinde açıklandığı şekilde, bu dava nedeniyle davacı 3.kişinin tutumu sonucu alacağın tahsilinin geciktiğinden söz edilemeyeceğinden davanın reddi nedeniyle alacaklı yararına %40 tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3.Kabule göre de, tazminat matrahını, takip konusu alacak miktarı ile haczedilen mal değerinden hangisi az ise onun değer oluşturmaktadır. Öte yandan, HUMK.’nun 389. maddesi uyarınca, hükmün taraflara yükletilen ödevlerin ve bahsedilen hakların hiçbir kuşku ve tereddütü gerektirmeyecek şekilde çok açık ve icra (infaz) edilebilir nitelikte olması gerekirken matrah belirtilmeden (Dava değeri üzerinden) denilmek suretiyle açık olmayan ve infazda duraksama uyandıracak şekilde karar verilmesi de hatalıdır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle davacı 3.kişi vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, 2.nolu bette açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 2.bendinde yer alan tazminatla ilgili ibarenin tümünün çıkartılmasına hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 4,40 TL kalan onama harcının temyiz eden davacı 3.kişiden alınmasına 5.4.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.