YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1544
KARAR NO : 2011/2674
KARAR TARİHİ : 24.03.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili davalılardan …’un müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı diğer davalılara sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı …, …, …, …, …, … ve… davanın reddini savunmuş, diğer davalılar cevap vermemiştir.
Mahkemece …. yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden alacağın tasarruftan sonra doğması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir. Yine bu tür davalar İİK.nun 282. maddesi uyarınca borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişiler aleyhine açılır. İptal davasının konusu iptale tabi bir tasarruf ile borçlunun 3.kişiye devretmiş olduğu mal veya hak üzerinde davacı alacaklının cebri icra yolu ile hakkını alma yetkisini elde etmesidir. İptal davası ayni bir dava olmayıp şahsi bir davadır. Dava konusu mal veya hak lehine tasarruf yapılmış olan 3. kişinin elinde ise iptal davasının konusu o mal veya hak üzerinde cebri icraya devam edilmesi, lehine tasarruf yapılan kişi o mal veya hakkı elinden çıkarmış ise o zaman davanın konusu 3. kişinin o mal veya hakkın değeri oranında tazminata mahkum edilmesi gerekir. Üçüncü kişinin mal veya hakkı dava sırasında elinden çıkarması veya elinden çıkardığının dava sırasında öğrenilmesi halinde, davanın ıslahına gerek olmadan davacı alacaklı davaya bedel davası olarak devam edilmesini isteyebilir veya devralan 4. kişiyi davaya dahil ederek davaya devam edilebilir. Somut olayda tasarrufa konu edilen 17 nolu parselin tamamı imar uygulaması sonucunda davalılardan … adına davacı … lehine konulan ipotek bedeli ile birlikte 04.03.2005 tarihinde tescil edilmiş, 07.11.2005 tarihinde ipotek bedeli davacıya ödenmiş ve 09.11.2005 tarihinde 300/1470 payı …’a, 400/1470 payı …’a, 110/1470 payı …’ya, 110/1470 payı …’a, 110/1470 payı …’e, 110/1470 payı …a’ya, 110/1470 payı …’ya, 110/1470 payı…a ve 110/1470 payı …’ya satılmıştır. Davacı …’in ipotek bedelinin artırılması isteğiyle … aleyhine açtığı dava sonucunda imar uygulaması sırasında konulan ipotek bedelinin artırılmasına karar verilmiş ve bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup davacı tarafından mahkemece artırılmasına karar verilen miktarın tahsili için icra takibi yapılmış, alacağın tahsil edilememesi nedeniyle aciz belgesi alınarak eldeki iş bu tasarrufun iptali davası açılmıştır. Davacının alacağı imar uygulaması nedeniyle konulan ipotek bedelinin artırılması isteğiyle açtığı davada verilen karara dayanmaktadır. Bu nedenle borcun doğum tarihi olarak çekişmesiz bedelin davacıya ödenmesi tarihinin esas alınması gerekir. Bu durumda taşınmazın 110/1470 payını borçlu davalı …’ten satın alan … payını davadan önce 20.02.2007 tarihinde satmış olması nedeniyle hakkındaki dava İİK.nun 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşmüş olacağı ve çekişmesiz ipotek bedelinin 07.11.2005 tarihinde davacı alacaklıya ödendiği, taşınmazın 09.11.2005 tarihinde borçlu davalı … tarafından diğer davalılara satılmış olduğuna göre borcun tasarruf tarihinden önce doğdu anlaşıldığı gibi alacak borç ilişkisinin kaynağını oluşturan ve imar uygulaması sonucu borçlu davalı adına taşınmazın tescili tarihi de 04.03.2005 olup bu tarih dahi tasarruf tarihinden önce olduğundan mahkemece borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olduğunun kabulü ile davanın esasına girilmesi, tarafların delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.