Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/12444 E. 2012/1348 K. 09.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/12444
KARAR NO : 2012/1348
KARAR TARİHİ : 09.02.2012

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı 3.kişi vekili, …İcra Müdürlüğü’nün 2009/10095 sayılı takip dosyasında haczedilen menkullerin müvekkiline ait olduğunu, borçlu şirket ile müvekkilinin farklı şirketler olup haczin müvekkilinin işyerinde yapıldığını, borçlunun haciz mahallinde faaliyet gösterdiğine dair delil bulunmadığını savunarak haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, haczin borçlu şirket yetkilisinin huzurunda yapıldığını, davacı ile borçlunun muvazaalı hareket ettiklerini, davacının sunduğu faturaların mülkiyeti ispata yeterli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davaya dahil edilen borçlu, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece haczin ödeme emri tebliğ edilenden farklı bir adreste yapıldığı, davacı ve borçlu şirketler arasında organik bağ bulunmadığı, aynı adreste faaliyet göstermedikleri, haciz mahallinde borçluya ait belge bulunamadığı, mahcuzların davacı 3.kişinin elinde haczedildiği, mülkiyet karinesinin davacı yararına olup davanın alacaklı tarafından açılması gerekirken 3.kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden
olmayacağı mahcuzların borçluya ait olduğunun alacaklı tarafından ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın kabulü ile mahcuzların davacıya aidiyetine karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK.nun 96.vd.maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu haciz, borçluya ödeme emri tebliğ edilen adresten farklı bir yerde yapılmakla birlikte ödeme emri tebliğ edilen adresin haciz tarihinde boş olduğu bu nedenle o adreste haciz yapılamadığı, dava konusu haczin yapıldığı adreste borçlu şirket yetkilisi Halim Bahadır’ın hazır bulunduğu haciz tutanağı ile sabittir. Bu durumda İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi davalı alacaklı yararınadır. Bu yasal karine aksinin davacı 3.kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmesi gerekir. Davacının dayandığı, istenilen her kişi adına düzenlenmesi mümkün, borcun doğumundan sonraki tarihleri taşıyan ve malların ayırt edici özelliklerinin yazılı olmadığı faturalar ile yine borcun doğumundan sonraki tarihli adi nitelikli kira sözleşmesi karine aksini ispata yeterli değildir. Kaldı ki, davacı 3.kişi borcun doğum tarihinden sonra kurulduğu gibi haciz adresindeki faaliyetine de borcun doğumundan sonra başlamıştır. Bu durumda mülkiyet karinesi aksinin davacı tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edildiğinden söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; dava konusu mahcuzların 14.1.2011 tarihinde ihale ile alacağa mahsuben alacaklıya satıldığı, davanın bedele dönüştüğü gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 9.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.