YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11960
KARAR NO : 2012/5204
KARAR TARİHİ : 25.04.2012
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı aracın sağanak yağış sırasında sel ihtimalinden kaçırılmak istenirken geçmek zorunda kaldığı su birikintileri nedeniyle hasara uğradığını, davalının sigorta tazminatını ödemediğini, servis tamir ücretini davacının ödediğini ileri sürerek 6.240,02 TL. nın 02.10.2009 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, hasarın belirtilen şekilde olmadığını, hasarın fahiş gösterildiğini ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, araçta meydana gelen hasarın su baskınından oluştuğunun davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda açıklanan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK.nun 1292/3 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıçca aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Uyuşmazlık, rizikonun ihbar edildiği şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya bakıldığında; sigorta ettiren kasko sigortalı aracın sağanak yağış sırasında sel ihtimalinden kaçırılmak istenirken geçmek zorunda kaldığı su birikintileri nedeniyle hasara uğradığını ileri sürmüş, davalı taraf ise hasarın belirtilen şekilde olmadığını savunmuştur. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, 29.9.2009 tarihli servis yazısında, sigortalı aracın şanzıman yağına su sızması nedeniyle şanzıman yağ tribünü ile soğutucu radyatörünün zarar gördüğü ve arızanın giderildiği belirtilmiştir. Her ne kadar 24.2.2011 tarihli bilirkişi raporunda hasarın kesin nedeninin olay anında tespitinin mümkün olduğu belirtilmiş ise de, rapor içeriğinden hasarın (şanzıman içine su girmesinin) nedeninin aracın aşırı su içinde seyri sırasında havalandırma seviyesi yüksekliğinden su almış olabileceği ya da servis yazısında belirtildiği gibi hasarın oluşabileceği belirtilmiştir.
Bu durumda, sigortalı araçta araç şanzımanına su girmesi nedeniyle bir hasarın oluştuğu sabit olduğu gibi davacı sigortalının rizikonun gerçekleşme şeklini kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak bildirdiği de ispatlanamamıştır. Bu durum karşısında, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğini ispat külfeti sigortacıda bulunmakta olup sigortacı bunu soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlamalıdır.
O halde mahkemece, dava konusu hasarın kasko sigortası teminat kapsamında kaldığının kabulü ile sigortalı araçta oluşan gerçek zarar miktarının uzman bilirkişiden alınacak raporla belirlenmesinden sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.4.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.