Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/11894 E. 2012/1337 K. 09.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11894
KARAR NO : 2012/1337
KARAR TARİHİ : 09.02.2012

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı 3.kişi vekili, ….İcra Müdürlüğü’nün 2008/23022 sayılı takip dosyasında 20.10.2008 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkiline ait olduğunu, haczin müvekkilinin işyerinde yapıldığını İİK.nun 99.maddesinin uygulanması gerektiğini, mülkiyet karinesinin müvekkili yararına olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı ve borçlu şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, ortak ve yetkililerinin akraba olduklarını, davacı şirketin borçlu şirketin eski ortağı olduğunu, borcun doğum tarihinden sonra davacı şirketin 29.8.2008 tarihinde ortaklıktan ayrıldığını, aralarında muvazaalı ilişki bulunduğunu, haciz mahallinde borçlu şirkete ait belgeler bulunduğunu, davacı şirketin borçlu şirketin telefon numaralarını kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlular davaya cevap vermemişlerdir.
Bu dava ile birleştirilen… İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2008/463-2009/464 sayılı davasında ise davacı 3.kişi vekili, …İcra Müdürlüğü’nün 2008/22593 sayılı takip dosyasında 20.10.2008 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı, diğer davadaki savunmasını tekrar ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlular davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece davacı ile borçlu şirketlerin farklı tüzel kişiliklerinin bulunduğu, haciz adresinin davacı şirket adına tapuda kayıtlı olduğu, haczin davacı şirket yetkililerinin huzurunda yapıldığı, davalı alacaklının mahcuzların borçluya ait olduğunu ispat edemediği, taraflar arasında akrabalık bağı olmasının haczi geçerli kılmayacağı, takip borçlularından …’ın takibin diğer borçlusu olması dışında mahcuzlarla ilgisinin bulunmadığı gerekçeleriyle davalı … aleyhine açılan asıl ve birleştirilen davaların husumet nedeniyle reddine; diğer davalı aleyhine açılan asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK.nun 96.vd.maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu hacizler 20.10.2008 tarihinde 3.kişiye ait işyerinde ve davacı 3.kişi şirket ortağı …’ın huzurunda yapılmış ise de haciz mahallinde borçlu şirkete ait evrak bulunduğu gibi işyeri girişinde borçlu şirkete ait levha görülmüştür. Bu durumda İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksini davacı 3.kişinin kesin ve inandırıcı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davacı 3.kişi tarafından bu yasal karinenin aksinin ispatına yönelik olarak hacizli mallara ilişkin faturalar ibraz edilmiştir. Faturalar, borcun doğum tarihinden önceki tarihli olmakla birlikte faturalardaki malların ayırt edici özellikleri belirtilmediğinden mahcuzlara ilişkin olup olmadıkları kesin bir şekilde tespit edilemediği gibi her iki şirketin ortaklarının kısmen aynı kişilerden oluştuğu, ortakları arasında akrabalık ilişkisi bulunduğu, hatta davacı şirketin borçlu şirketin hissedarı iken bu hissesini borcun doğum tarihinden hemen önce devrettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda karine aksinin davacı 3.kişi tarafından kesin ve inandırıcı
delillerle ispat edildiğinden söz edilemez. O halde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 9.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.