Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/11835 E. 2012/1718 K. 16.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11835
KARAR NO : 2012/1718
KARAR TARİHİ : 16.02.2012

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı alacaklı vekili, ….İcra Müdürlüğü’nün 2007/2434 sayılı takip dosyasında haczedilen menkullerin borçluya ait olduğunu, ödeme emrinin haciz adresinde borçluya tebliğ edildiğini, borçlunun hacizde hazır bulunduğunu, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olup aksinin davalı 3.kişi tarafından ispat edilmesi gerektiğini ileri sürerek, 3.kişinin istihkak iddiasınının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı 3.kişi vekili, borçlunun müvekkili şirketin yetkilisi ve %20 payla hissedarı olduğunu alacaklının müvekki-
li şirkete sattığı mallar nedeniyle borçlu tarafından şahsen verilen çeklerin karşılıksız çıkması üzerine müvekkilinin işyerinde haciz yapıldığını, şirket hissedarlarının şahsi borçları nedeniyle şirket mallarının haczedilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleştirilen dosyanın davalısı borçlu davaya cevap vermemiştir.
Bu dava ile birleştirilen 2007/395-2008/50 sayılı dava dosyasında ise davacı 3.kişi vekili, …İcra Müdürlüğü’nün 2007/2434 sayılı takip dosyasında 7.8.2007 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkiline ait olduğunu, borçlunun müvekkili şirketin yetkilisi ve hissedarı olup ortağın şahsi borcundan dolayı şirket mallarının haczedilemeyeceğini ileri sürerek 7.8.2007 tarihinde haczedilen menkullerin üzerindeki haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Birleştirilen dosyanın davalısı borçlu davaya cevap vermemiştir.
Davalı alacaklı vekili, borcun müvekkili ile borçlunun ve onun hissedarı olduğu 3.kişi şirket arasındaki ticari ilişkiden doğduğunu, hacizde borçluya ait belgelerin (senetlerin) bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleştirilen 2.dava olan ….İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/619-2008/22 sayılı dosyasında ise davacı alacaklı vekili, ….İcra Müdürlüğü’nün 2007/2434 sayılı takip dosyasında 7.8.2007 tarihinde haczedilen menkullerin borçluya ait olduğunu, söz konusu haciz işleminin İİK’nun 97.maddesine göre yapıldığını, 3.kişi şirketin şikayeti üzerine icra müdürlüğünce haczin İİK’nun 99.maddesine göre yapılması gerektiğine hükmedildiğini, haczin borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste borçlunun huzurunda yapıldığını, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğunu, müvekkili ile borçlu arasında imzalanan 24.1.2007 tarihli protokolün, borçlu tarafından davacı 3.kişi şirket adına imzalandığını, borçlunun 3.kişi şirketin yetkilisi sıfatıyla 3.kişi adına hareket ettiğini ileri sürerek 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleştirilen dosyanın davalısı 3.kişi ve borçlu davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece borçlunun davalı 3.kişinin yetkili temsilcisi olmasına karşın takibe konu çeklerin borçlunun şahsına ait olduğu, borçlunun haciz sırasında hazır bulunmasının şirket ortağı olması nedeniyle normal olduğu, şirket ortağının şahsi
borcu nedeniyle şirket mallarının haczedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK.nun 96.vd.maddelerine dayalı istihkak davası ile alacaklının İİK’nun 99.maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi davalarına ilişkindir.
3.kişi şirket vekili, dava konusu takip dosyasında 7.8.2007 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkiline ait olduğu iddiasıyla 14.8.2007 tarihinde …İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2007/395 esas sayılı dosyasında istihkak davası açmış, alacaklı vekili de aynı tarihli haciz için 14.11.2007 tarihinde 3.kişinin istihkak iddiasının reddi istemiyle …İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2007/619 esas sayılı dosyasında dava açmıştır. Yine alacaklı vekilince 9.11.2007 tarihli hacze yönelik olarak da Gaziantep 2.İcra Hukuk Mahkemesinde 2007/618 esas numarasında kayıtlı olan bu davayı açmıştır. Mahkemece davalar birleştirildikten sonra yapılan yargılama sonunda “davanın reddine” karar verilmiştir.
1-Davalar birleştirilmiş olsa da her dava bağımsız bir nitelik taşıdığından her davanın kendine göre ve kendi yapısı içinde değerlendirilip birleştirilen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden başka deyişle her üç dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken birleştirilen davalar hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozmanın neden ve şekline göre alacaklı vekilinin bu aşamada temyiz nedenleri incelenmemişdir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle alacaklı vekilinin bu aşamada sair temyiz nedenlerinin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 16.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.