Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2011/11751 E. 2012/5271 K. 26.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11751
KARAR NO : 2012/5271
KARAR TARİHİ : 26.04.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline trafik sigortalı davalı adına kayıtlı aracın, dava dışı alkollü sürücü yönetiminde iken karıştığı trafik kazasında karşı aracın hasarlandığını ve sürücüsünün yaralandığını, poliçe limitine göre 12.500 TL hasar bedelinin karşı aracın kasko sigortacı şirketine, 555 TL tedavi giderinin SSK Pendik İl Sağlık Müdürlüğü’ne ödendiğini, olayın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiğini belirterek toplam 13.055 TL’nın ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile davalı sigortalıdan tahsilini talep etmiş; 23.11.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile sigortalı aracın davacı tarafından olay tarihinden çok önce haricen dava dışı … isimli şahsa satıldığının ceza dosyası kapsamından öğrenildiğini, bu durumda işletenin değiştiğini, işleten değişikliğinin müvekkiline bildirilmediğini, poliçenin geçerli olmadığını, müvekkilinin işleten değişikliğinden habersiz olarak sorumlu olmadığı halde 3.kişiye ait zararları karşıladığını belirterek 13.055 TL’nın sigorta aktinin tarafı davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, 2918 sayılı KTK’nun 20/d maddesi gereğince noterlerce yapılmayan her türlü araç satış ve devir işlemlerinin geçersiz olduğunu, geçerli bir satış olmadığından işleten değişikliği yapılmadığını, poliçenin geçerli ve davalının da zararlardan sorumlu olduğunu, aracın sürücü tarafından çalınmasında kendisinin kusurunun bulunmadığını, sürücü hakkında Kartal 5.Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/806 Esas sayılı dosyasında hırsızlık suçundan ceza verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 2918 sayılı KTK’nun 20/d maddesi gereğince noterlerce yapılmayan her türlü araç satış ve devir işlemlerinin geçersiz olmasına, bu nedenle işleten değişikliğinden söz edilememesine ve taraflar arasında düzenlenen poliçenin geçerli olmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, ZMSS sözleşmesine dayanılarak sigorta şirketi tarafından zarar gören 3.kişiye ait araçta meydana gelen ve davacı tarafından ödenen hasar bedeli ile tedavi giderinin sigortalıdan rücuen tazmini istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun 48.maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda; davalı adına trafikte kayıtlı ve davacı şirkete trafik sigortalı aracın dava dışı sürücüsü … 0.76 promil alkollü olarak araç kullanırken aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüjü aşıp karşı yönde seyreden dava dışı … yönetimindeki araca çarparak ters dönüş durmuş; bu çarpmanın etkisiyle karşı araç yolun sağındaki beton korkuluğu aşarak yaya üst geçidi merdivenlerine çarparak durmuştur. Ancak yukarıda açıklanan ilkelere göre, sürücünün alkollü olması yalnız başına hasarın teminat dışında kalmasını gerektirmez. Oluşan hasarın salt alkolün etkisi altında oluşup oluşmadığının saptanması gerekir.
Mahkemece sadece kusur ve sigorta hukuku bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, sürücünün aldığı alkolün kazanın meydana gelmesinde münhasıran (salt) etkisi ile zarar gören araçta meydana gelen gerçek zarar miktarının tesbiti ve talep edilen tedavi giderinin uygun olup olmadığı hususlarında inceleme yapılmadığı gibi dosyada mevcut bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli değildir. Dava dışı … hakkında kazaya karışan aracın anahtarını aracın zilyedi …’tan habersizce alıp, aracı çalmak suçundan Kartal 5.Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/806-2009/1081 sayılı dosyasında açılan dava sonucunda 4.11.2009 tarihinde mahkumiyetine karar verilmiş; bu hüküm temyiz edilmeden 28.12.2009 tarihinde kesinleşmiş ilgili dava dosyası eldeki dosya içine alınmıştır.
Bu durumda mahkemece, aralarında nöroloji ve kusur, hasar tedavi gideri konularında uzman bilirkişilerden oluşacak bilirkişi kurulundan, olayın oluş şekli, yol, hava durumu, ceza dosyasının içeriği ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da kazanın meydana gelmesinde etkili olup olmadığının, zarar gören araçta davaya konu trafik kazası nedeniyle oluşan gerçek zarar miktarının ve olayda yaralanan karşı aracın sürücüsü için ödenen tedavi giderinin uygun olup olmadığının tesbiti hususlarında ayrıntılı, denetime elverişli, gerekçeli, önceki bilirkişi raporlarının da irdelendiği bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu davanın KTK’nun 2918 saılı KTK’nun 95/2 maddesi uyarınca ancak sigorta şirketinin akidi (sigortalısı) hakkında açılabileceği hususunun göz ardı edilerek yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçelerle eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı …Sigorta A.Ş vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26.4.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.