YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11676
KARAR NO : 2012/4751
KARAR TARİHİ : 16.04.2012
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın, şirket çalışanı kullanımında iken açık rögar kapağına çarparak hasarlandığını, davalı … şirketinin başvuruya rağmen hasar bedelini ödemediğini bildirerek 2.855,81 TL tazminatın ihbar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, olayla ilgili kaza tespit tutanağı düzenlenmediğini, bildirilen kaza ile hasarın uyumsuz olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının, olayın gerçekleştiğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen kasko sigortası genel şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse
durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilamları)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya baktığımızda; davacı, aracın açık rögar kapağına çarparak hasarlandığını iddia etmiş, aracın tamirine ilişkin faturaları dosyaya ibraz etmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, dosyadaki fotoğraflar üzerinden yapılan incelemeye göre rögar kapağının kapalı vaziyetteki yüksekliği esas alınıp rögar kapağının asfalt kaplama ile aynı seviyede olduğu belirtilerek, aracın hasar gören kısımlarının yerden 20 cm yukarıda olduğu gerekçesiyle hasarın rögar kapağından kaynaklanmadığı bildirilmiştir. Davacı tarafın, rögar kapağının açık olduğu iddiası nazara alındığında bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olmadığı açıktır. Bu durumda mahkemece, kazanın olduğu iddia edilen yerde keşif yapılarak, rögar kapağının açık olması halinde araçtaki hasarın meydana gelip gelmeyeceği hususunda hasar konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ispat yükünü sigortalıya yükleyerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16.4.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.