YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1109
KARAR NO : 2012/2428
KARAR TARİHİ : 29.02.2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı …’in işleteni, diğer davalı …’in sürücüsü olduğu aracın neden olduğu kazada …’nin vefat ettiği, aracın kaza tarihinde geçerli bir Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi bulunmadığı için müvekkilince ölenin mirasçılarına 7.311,90 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödediğini, ödenen bedelin tahsili için davalılar aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu iddia ederek davalı borçluların itirazının iptalini ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, kaza tarihinde aracın haricen diğer davalı …’e satıldığını ancak devrini veremeden kazanın meydana geldiğini, kaza tarihi itibariyle sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …, olayda kusurunun bulunmadığını, ceza dava sonucunun beklenmesi gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; toplanan delillere göre, davanın kabulü ile itirazın iptaline, alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsilina karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, 2918 sayılı K.T.K 20/d maddesine göre harici satışların işleten sıfatını değiştirmemesine göre davalı … vekilinin, ceza dosyasının 18.07.2011 tarihinde kesinleşmiş olmasına ceza yargılaması sırasında alınan ve kesinleşen bilirkişi raporundaki kusur dağılımının oluşa ve dosya içeriğine uygun olması sebebiyle mahkemece benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre de davalı …’in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemece davanın kabulü ile %40 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Eldeki dosyada kusur incelemesi ve aktüer bilirkişi incelemesi yaptırılmadan …Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/298 esas 2009/32 karar sayılı kesinleşmiş dosyasındaki adli tıp kurumunca düzenlenen kusur raporu ile … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/856 esas sayılı dosyasındaki aynı kusur oranlarının benimsendiği kusur raporu ile aktüer bilirkişi raporu mahkemece yargılama sonucunda aynen benimsenerek mahkemece temyiz incelemesine konu hüküm tesis edilmiştir. Sözü geçen dosyalardaki kusur ve aktüer bilirkişi raporları dosya içeriğine uygun bulunmaktadır. … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/856 esas sayılı dosyasında, dosyamız davalılarının taraf olmamaları nedeniyle hükmedilen tazminat davalılar açısından likit olmadığı gibi mahkemece kusur ve aktüer bilirkişi incelemesi yaptırılmadın … Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasındaki kusur ve aktüer bilirkişi raporlarının mahkemece benimsenerek eldeki dosyada hükme esas alınması yargılama sonucunda gerçekleşmiştir.
Alacağın likit olmaması ve uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekili ile davalı …’in sair temyiz itirlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 29.02.2012 gününde Başkan …’nun karşı oyu ve oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, destek tazminatından dolayı rücuen itirazın iptali istemine ilişkindir.
İİK.nun 67/2 maddesi uyarınca, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında, takibe konu alacağın likit olması gerekir. Likit alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmemesinin gerekli olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunun tesbit edilebilir durumda olması gerekir.( HGK. 12.3.2003 19-109 E, 152K., HGK. 11.2.2004 6-67 E, 64 K., HGK 3.3.2005 19-200 E, 210 K, HGK. 8.6.2005 19-270 E, 365 K.)
Davalılardan işleteni … olan sürücüsü…’in sevk ve idaresindeki araç …’ye çarparak ölümüne neden olmuş, ….Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/298 E, 2009/32 K. sayılı kararı ile sürücü … olayda 2/8 oranında kusurlu bulunduğunda cezalandırılması cihedine gidilmiş, bu karar Yargıtay 12 Ceza Dairesince onanmıştır.
Diğer taraftan, davalıların aracının trafik (ZMSS) sigortası bulunmadığından ölen …’nin anne ve babası tarafından … aleyhine destek tazminatı davası açmışlar, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/856 E, 2006/1172 K sayılı kararı ile tazminata hükmedilmiş, bu kararda taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı …, destek tazminatını ilgililere ödedikten sonra ….noterliği kanalı ile ödenen tazminatın geri ödenmesi için ihbarda bulunulmuş, bu ihbar davalı sürücü …’e tebliğ edilmiş, işleten …’e tebliğ edilmemiştir. Buna rağmen davalılar ödenen tazminatı ödemeyince, davacı, alacağını rücuen tahsili için icra takibi başlatmış, davalılar icraya itiraz edince eldeki bu dava açılmıştır.
Somut olaya gelince, davalılar trafik kazası sonucu ölen …’nin ölümünden dolayı sürücünün 2/8 oranında kusurlu bulundukları, aracın trafik sigortası bulunmadığından … tarafından …’nin desteklerine mahkeme ilamına dayalı olarak tazminat ödendiği bilinmektedir.
Davalılar, Sulh Hukuk Mahkemesinde taraf olmasalar bile, mahkemece, bilirkişiden destek tazminat raporu alınarak tazminata karar vermiş olup, bu karar kesin hüküm olmasa bile, güçlü bir delildir. Ayrıca bu kararla birlikte alacak da likit olmuştur.
Bu durumda, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, hükmün ONANMASI gerekir.