YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/9381
KARAR NO : 2011/2000
KARAR TARİHİ : 07.03.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 22.2.2011 Salı günü davacı vekili Av. … ve davalı … vekili Av. … geldi. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunanlar vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu …Zeytinyağı Sanayi Tic.Ltd.Şti. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu bonoları diğer davalılara muvazaalı olarak vermesine ilişkin tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, dava konusu senetlere ilişkin alacakların muvazaalı olduğunun kesin olarak ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TTK’nın 82. maddesine göre ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla ) kesin delil niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekir. Somut olayda tacir olan borçlu …Zeytinyağı Sanayi Tic.Ltd.Şti.’nin defterlerinde 3. kişi konumundaki Serdar, Süleyman ve Cemil’in alacaklarına ilişkin bonolar kayıtlı olmakla birlikte tasdiksiz olduğu için borçlunun defterleri kendi lehine delil teşkil etmez. Ne var ki 3. kişi durumundaki Serdar, Süleyman ve Cemil de tacir olmayıp iptale konu edilen bonoların bir defter kaydı da bulunmamaktadır. Bu durumda davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekir. Hal böyle olunca borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufların üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlendiği ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmadığı, Kanun’un, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı (İİK.md.281 ) bundan dolayı davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkemenin bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre de iptal kararı verebileceği ( Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ) nazara alınarak davalı …’ın savunmasında geçen babasına ait 2 adet taşınmazını borçlu lehine ipotek verip vermediği, nişanlısının dairesini satarak davalı borçluya para verip vermediği keza davalı …’a ait şirket çeklerinin davalı borçlu tarafından kullanılıp kullanılmadığı aynı şekilde diğer davalı …’in de davalı borçlu şirket temsilsinin babasına ait kredi borcunu ödeyip ödemediği üzerinde durularak bu ilişkilerden dolayı borçlu şirketin davalı 3. kişilere bono verip vermediği usulünce belirlenmeli ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 825,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.