Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/9157 E. 2010/11019 K. 14.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/9157
KARAR NO : 2010/11019
KARAR TARİHİ : 14.12.2010

MAHKEMESİ : Antalya Asliye 7. Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki dahili davalılar … ve … vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 14.12.2010 Salı günü davacı … Ltd. Şti ve davalılar …, … Ltd.ŞTi ve dahili davalı … tarafından gelen olmadı. Dahili davalı … vekili Av. … ile diğer dahili davalı … vekili Av. … geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle;İİK 284. maddesindeki 5 yıllık hak düşürücü sürenin taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin tapuya şerh edilmesi halinde bu şerh tarihinden aksi takdirde tapuda tescilin yapıldığı tarihte işlemeye başlayacağı, dava konusu taşınmazlar hakkında
2010/9157
2010/11019
açılmış olan davaların tasarrufun iptali davası açılmasına engel olmadığı, davada kesinleşmiş bir icra takibinin bulunduğu, yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı mevcut ve toplanacak delillere göre bir değerlendirme yapılması ayrıca davalı şirket temsilcisi … hakkında açılan ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi ve sonucunda davalı …’ın taraf sıfatı bulunup bulunmadığı belirlenmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davalılardan … Ltd.Şti., … ve … haklarındaki davanın kabulüne, diğer davalılar … ve … hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde
2010/9157
2010/11019
tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Somut olayda mahkemece satın alan dahili davalıların iyi niyet iddiasında bulunamayacakları gerekçesiyle bu davalılar hakkında davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Dahili davalılardan …’ın dava konusu 5 nolu bağımsız bölümü 05.04.1999 tarihli adi satış vaadi sözleşmesi ve 07.04.2000 tarihli noterden düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesi ile 16.000.00 TL.bedelle borçlu davalıdan satın aldığı, kayıt maliki tarafından tapuda kendisine devir yapılmamış olması nedeniyle Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.12.2004 tarih ve 2004/303-577 sayılı ilamı ile adına tescil edildiği, 4 nolu bağımsız bölümün ise davalılardan Osman Kurucak tarafından 15.08.1995 tarihli adi satış vaadi sözleşmesi ve 10.04.2001 tarihli noterden düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesi ile 80.000.00 DM.bedelle borçlu davalıdan satın aldığı, ancak tapuda adına devir yapılmaması nedeniyle Antalya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.02.2003 tarih 2002/786-2003/142 sayılı ilamı ile adına tescile karar verildiği daha sonra 07.04.2008 tarihinde 25.000.00 TL.bedelle dahili davalı …’a satıldığı, yerinde yapılan keşif sonucunda bilirkişiler 4 nolu bağımsız bölümün değerinin 12.500.00 TL, 5 nolu bağımsız bölümün değerinin ise 17.500.00 TL. olduğunu bildirmişlerdir. Böylece davaya konu edilen taşınmazların bildirilen satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında bir mislini aşan fahiş fark bulunmaması, borçlu davalı ile taşınmazları satın alan diğer davalılar arasında bir yakınlık olduğunun ve üçüncü kişi konumundaki davalıların borçlunun alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun davacı tarafından kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken borçlu davalı şirket ile davalılardan … ve … yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi kabule göre de haklarındaki dava husumet nedeniyle reddedilen davalılardan …’nın taşınmazların kayden maliki olması ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile borçlu davalıya taşınmazları
2010/9157
2010/11019
devretmesi, davalı … ’ın ise taşınmazı borçlu davalıdan satın alması ve daha sonra dahili davalı …’e devretmesi nedeniyle kendilerine husumet yöneltilebileceğinin düşünülmemesi ve bu davalılar hakkındaki davanın da esastan reddi gerekirken yanlış gerekçe ile husumet nedeniyle haklarındaki davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılardan … ve …’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 825,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan dahili davalılar … ve …’a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … ve …’a geri verilmesine 14.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.