YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/776
KARAR NO : 2010/5132
KARAR TARİHİ : 03.06.2010
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete ZMMS bulunan davalıya ait aracın karıştığı trafik kazasında 3.kişi aracının hasarlandığını, davalının olay anında alkollü olduğunu ve olayın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğini, zarar gören 3.kişi aracının kasko sigortacısına poliçe limiti dahilinde 2.750 TL hasar bedelinin ödendiğini belirterek bu meblağın ödeme tarihinden işleyecek faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili olayın üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçtiğinden alkolün etkisi ile meydana gelmediğini dava dışı aracın sürücüsünün olayda tamamen kusurlu ve alkollü olduğunu, yolda trafik işaretleri ve şerit çizgisi bulunmadığından ilgili Belediye ve Karayolları Genel Müdürlüğünün de kusurlarının bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 2.750 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 2918 sayılı KTK’nun 109.maddesi hükümleri gereğince olay tarihinden dava tarihine kadar 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmamasına, kaldı ki somut olayda yaralamalı trafik kazası meydana gelmiş olup uzamış ceza zamanaşımının dahi söz konusu olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, ZMMS sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
HUMK’nun 275.maddesi uyarınca “Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir”.
2918 sayılı KTK’nun 48.maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1.maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0,50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir. ZMMS Genel Şartları A-1 maddesinde sigortacı, poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir.
2918 sayılı KTK’nun 95/2.maddesi, ZMMS Genel Şartları B-4 maddesi hükmü uyarınca sigorta şirketi tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3.kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasına ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Taraflar arasındaki ZMMS Genel Şartları B.4.d maddesi gereğince sigorta şirketinin kendi sigortalısından kazaya karışan diğer araç için ödediği tazminatı talep edebilmesi için sigortalı veya sürücüsünün salt alkolün etkisiyle kazaya neden olması gerekir. Böyle bir durumun varlığını ispat yükü TTK’nun 1281.maddesi uyarınca Sigorta şirketine düşmektedir. Bu nedenle sürücünün aldığı alkolün oranı da doğrudan doğruya sonuca etkili değildir. O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranını doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğini, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir.
Somut olayda, kaza tesbit tutanağında davalı sürücünün kavşakta geçiş önceliğine uymama kusurunu işlediği, davalı ve kazaya karışan 3.aracın sürücüsünün alkollü oldukları belirtilmiştir. 18.11.2005 tarihli 1.bilirkişi kurulu raporunda nörolog bilirkişi yanında kusur ve hasar yönünden ne şekilde uzmanlığı olduğu anlaşılamayan trafik polis memuru bilirkişide yer almıştır. Bu bilirkişi kurulu, raporunda olay saati itibariyle sürücünün yorgun olma ihtimali ve akşam saatinde reflekslerin kuvvetli olmayacağı gözetildiğinde alkol düzeyinin kazanın tek sebebi olarak düşünülemeyeceğini bildirmişse de, diğer dış etkenler, yol, hava şartları, 3.aracın sürücüsünün olayda kusuru olup olmadığı yönünden değerlendirme yapılmadığından bu rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.
Davacı vekilinin itirazı üzerine Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmış ise de bu raporu düzenleyenler arasında da nörolog bilirkişi bulunmadığından hükme esas alınamayacağı gözetilmemiştir. Ancak mahkemece 3.kişi aracında davaya konu kaza nedeniyle meydana gelen hasar yönünden hiç inceleme yapılmadan davacının talebi doğrultusunde karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; aralarında nöroloji ve trafik konusunda uzman makine mühendisinin olduğu bilirkişi kurulundan, olayın oluş şekli, yol ve hava trafik durumu, 3.aracın sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığı gibi unsurlar birlikte değerlendirilip, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğini, başka unsurlarında etkili olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, bu ve 3.kişinin aracında meydana gelen hasar miktarı yönünden gerekçeli, önceki raporlarında değerlendirildiği bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’a geri verilmesine 3.6.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.