Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/7511 E. 2011/1422 K. 21.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7511
KARAR NO : 2011/1422
KARAR TARİHİ : 21.02.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araca, davalıya ait/sevk ve idaresindeki aracın çarpması sonucu pert total olduğunu belirterek, ıslâh ile arttırılmış olarak, sigortalıya ödenen 19.200.00 TL’ndan, 4.561.00 TL sovtaj bedeli indirildikten sonra kalan 14.639.25 TL’nın, ödeme gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporuna ve kusur durumuna göre, davanın kabulü ile, 14.639.25 TL’nın, ıslâh dilekçesinde faiz talep edilmediğinden 10.979.25 TL’na 07.03.2008 ödeme tarihinden itibaren yasal faizi işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, TTK.’nun 1301. maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Dosyada mevcut kaza tespit tutanağında, kazanın oluşumunda, ışık kontrolsüz kavşakta geçiş önceliğine uymayan davalı sürücü asli kusurlu, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmayan davacı sürücüsü tali kusurlu olarak belirlenmiştir. Hükme esas alınan 18.02.2009 tarihli bilirkişi raporunda ise, davalı sürücünün tam kusurlu, davacıya sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu belirtilmiş, davalı vekilince raporda belirlenen kusur oranlarına itiraz edilmiştir. Kazanın, tespit tutanağında açıklanan şekilde oluştuğu kabul edilmesine rağmen, taraflara
tutanakta atfedilen kusur oranı ile bilirkişi tarafından belirlenen kusur oranı ve kazanın yorumlanması arasında farklılık bulunmakta olup, bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Öte yandan, aracın tamir edileceği kabul edilerek, 19.03.2009 tarihli hasar bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre tazminata hükmedilmiş ise de; ekspertiz raporunda, aracın tamirinin ekonomik olmadığı, pert total olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş, davacı talebinin de pert total olan araç nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, trafik kusur ve hasar konusunda uzman yeni bir bilirkişi veya bilirkişi kurulundan, tutanak ile rapor arasındaki kusur yönünden çelişkinin giderilmesi, ayrıca aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı, pert total işleme tabi tutulmasının gerekip gerekmediği, ekonomik ise gerçek hasarın belirlenmesi, ekonomik değilse aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa rayiç değerinden sovtaj bedelinin mahsubu ile davacı zararının belirlenmesi için ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin Temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21.2.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.