Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/6737 E. 2011/7514 K. 14.07.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6737
KARAR NO : 2011/7514
KARAR TARİHİ : 14.07.2011

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-
Davacı (üçüncü kişi) vekili, Kadıköy 1. İcra Müdürlüğü’nün 2009/25299 Takip sayılı dosyasında yapılan 23.11.2009 ve 25.11.2009 günlü hacze konu menkullerin davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, ortaklarının şahsi borçları nedeni ile dahi şirket malvarlığına hacze gidilemezken üçüncü kişi şirketle ilgisi olmayan borçlu nedeni ile yapılan hacizlerin usule ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, dava konusu hacizlerin yapıldığı takip adresinin borçlunun çek karnesi ile ilgili Banka’ya bildirdiği adreslerden birisi olduğunu, ödeme emrinin de burada tebliğ edildiğini, ayrıca borçlunun hacizde hazır bulunduğunu, ticaret sicil kayıtlarında adı geçmese de takip borçlusunun davacı şirketin ortağı olduğunu, istihkak iddiasının alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak ileri sürüldüğünü, öte yandan sunulan delillerin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli bulunmadığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapıldığı, 23.11.2009 günlü hacizde 3.300,00 TL ve 25.11.2009 günlü hacizde de 10.000,00 TL değerinde menkul haczinin yapıldığı, davacı üçüncü kişinin dayandığı vergi levhası ve faturaların istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığı, takip borçlusunun davacının yanında sigortalı olarak çalışması ve aldığı ücret karşısında çek karnesi alıp yüklü miktarda çek keşide etmesinin genel yaşam deneyi kuralları ile bağdaşmadığı, ticaret sicil kaydında adı geçmese üçüncü kişi şirketin fiili ortağı olduğu “ gerekçesi ile davanın reddine ve alacaklı lehine tazminata karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
1-23.11.2009 günlü hacze yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Yasanın 101. maddesiyle değişik 363. maddesi hükmüne göre; Yasa’nın yürürlüğe girdiği 30.7.2003 tarihinden sonra icra mahkemelerince verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 2.000.000.000.- TL’sını geçmesi gerekir.
İİK’na 4949 sayılı Yasa’nın 102. maddesiyle eklenen Ek 1. madde uyarınca parasal sınır, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerlendirme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların (on milyon TL) 10,00 TL ‘sını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.
2009 yılında bu parasal sınır 4.030,00 TL olarak uygulanmıştır. Öte yandan 14.11.2009 gün ve 27406 sayılı Resmi Gazete’de ilan edilen Maliye Bakanlığı’na ait 392 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde, 2009 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranı % 2,2 olarak öngörülmüştür. Buna göre, 2010 yılında icra mahkemelerince istihkak davaları sonucunda verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin.4.110,00 TL’sını geçmesi gerekir.
Somut olayda, temyiz konusu dava değeri her bir haciz açısından ayrı ayrı belirlenecektir. Buna göre 23.11.2009 günlü hacze konu dava değeri mahcuzların değeri olan 3.300,00 TL’sıdır.
Bu durumda hüküm kesin nitelik taşıdığından davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz dilekçesinin İİK’nun 363, 365/3, Ek 1. maddeleri uyarınca REDDİNE
2-25.11.2009 günlü hacze yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olmasına ve üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli güçlü delilleri sunamamasına göre; davacı üçüncü kişi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1,25 TL kalan onama harcının temyiz eden davacı 3.kişiden alınmasına 14.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.