Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/5966 E. 2010/10464 K. 02.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/5966
KARAR NO : 2010/10464
KARAR TARİHİ : 02.12.2010

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-
Davacı (üçüncü kişi) vekili, Tarsus 1.İcra Müdürlüğü’nün 2006/1318 Esas sayılı dosyasında trafik kaydına 04.08.2006 günlü talep üzerine haciz konulan 33 NY 925 plakalı aracın noterde yapılan sözleşme ile üçüncü kişi tarafından 12.01.1998’de satın alındığını ve mülkiyetin hacizden çok önce davacıya geçtiğini belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
Davalı (borçlu), dava konusu aracı 1998’de üçüncü kişiye satıp teslim ettiğini, kendisi ile ilgisinin kalmadığını belirtmiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu aracın kaydına haciz konulmasından çok önce üçüncü kişi tarafından noterde yapılan sözleşme ile satın alındığı, mülkiyetin hacizden önce davacıya geçtiği “gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı alacaklı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2010/5966
2010/10464
2.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
İstihkak davalarında, İİK’nun 97/11. maddesi hükmünce,genel hükümler dahilinde basit yargılama usulü uygulanır.
Buna göre davanın kabulü halinde haksız çıkan taraf aleyhine, takip konusu alacak ile mahcuz malın değerinden hangisi az ise onun üzerinden, Harçlar Kanunu’na göre nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekir.
Öte yandan kamu düzeni ile ilgili hususlara aykırı davranılması aleyhe bozma yasağı kuralı kapsamı dışında kalır ve re’sen incelenebilir. Yargılama harçlarının noksan alınması da kamu düzenine ilişkin bir yanlışlık olup bozma nedenidir.
Somut olayda, karar ve ilam harcının dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden alınması ve alacak miktarı olan 7.065,36.-TL üzerinden hesaplanması gerektiğinin dikkate alınmaması isabetli olmamıştır.
Ne var ki belirtilen bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Davalı alacaklı vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın hüküm fıkrasının 4. bendindeki “Alınması gerekli 54,00.-TL harçtan peşin alınan 15,60.-TL harcın mahsubu ile eksik 38,40.-TL harcın davalılardan alınarak Hazine’ye irad kaydına” tümcesinin çıkartılarak yerine “Alınması gereken 381,52.-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 15,60.-TL’nin indirilmesi ile geriye kalan 365,92.-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına” tümcesinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, 19.12.2005 gün ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunun 140. maddesi gereğince Vakıflar Bankası A.O’dan harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına 02.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.