Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/5962 E. 2011/4321 K. 05.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/5962
KARAR NO : 2011/4321
KARAR TARİHİ : 05.05.2011

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı (üçüncü kişi) vekili, Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2007/3216 Esas sayılı dosyasında yazılan talimat uyarınca, Oltu İcra Müdürlüğü’nün 2007/63 Talimat sayılı dosyasında yapılan 16.03.2007 günlü haczin üçüncü kişinin yüklenicisi bulunduğu şantiye sahasında yapılmasına rağmen hacze ilişkin İİK’nun 99. maddesinin uygulanmadığı gerekçesi ile talimat müdürlüğünün bulunduğu yer icra mahkemesine şikayet yolu ile başvuruda bulunduklarını, mahkemece davanın kabulü ile alacaklıya istihkak iddiasının reddi için 7 gün içinde dava açmak üzere süre verildiğini, bu arada asıl icra müdürlüğünün de takibin devamı yönünde mahkeme kararı aldığını, bu nedenle hak kaybı olmasın diye dava açmak zorunda kaldıklarını, mahcuzların davacının yürüttüğü cezaevi inşaatının elektrik işlerinde kullanılacak malzemeler olduğunu, borçlunun imzalanan sözleşme gereğince taşeron olarak elektrik işlerini üstlendiğini, ancak kullanılacak tüm malzemelerin bedelinin davacı tarafından önceden ödendiğini, ayrıca sonradan işi bırakan borçlu firmanın kendilerinde hiçbir alacağının da kalmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin İİK’nun 99. maddesi gereğince yapıldığı ve dava açma yükünün alacaklıya düştüğü yönünde mahkeme kararının da bulunduğu, aynı konuda verilen takibin devamı kararı uyarınca üçüncü kişinin dava açtığı, ancak alacaklı tarafından istihkak iddiasının reddi istemi ile dava açılmadığı“ gerekçesi ile davanın konusu kalmadığından karar verilemesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Somut olayda dava konusu haciz, Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün yazdığı talimat gereğince, Oltu İcra Müdürlüğü tarafından yapılmış, talimat müdürlüğünün haczin hangi maddeler uyarınca yapıldığı konusunda bir değerlendirmesi olmadığı halde, üçüncü kişi, Oltu İcra Hukuk Mahkemesi’ne yaptığı şikâyet başvurusu ile hacze ilişkin İİK’nun 99. maddesinin uygulanması gerektiğine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme duruşma açarak yaptığı inceleme sonucunda, 16.04.2007 gün, 23–22 sayılı kararla alacaklı tarafa İİK’nun 99. maddesi gereğince istihkak iddiasının reddi davası açmak üzere süre verilmesi gerektiği yönünde karar vermiş, hüküm temyiz edilmeksizin 01.06.2007’de kesinleşmiştir.
Bu arada asıl icra dairesi de haczin İİK’nun 96. , 97. maddeler gereğince yapılmış sayılmasına karar vererek İİK’nun 97/3. maddesindeki yasal prosedürü işletmiş, takibin devamı yönünde alınan karar uyarınca üçüncü kişi tarafından istihkak davası açılmıştır.
İİK’nun 79. maddesi uyarınca, haciz konulacak mallar başka yerde ise asıl takibi yapan yer icra müdürlüğü malların bulunduğu yer icra müdürlüğüne talimat yazar ve talimat müdürlüğünün yaptığı hacizle ilgili şikâyetler de aynı maddede düzenlenen kesin yetki kuralı gereğince istinabe olunan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince çözümlenir. Ancak, somut olayda şikâyet konusu karar asıl icra dairesinin haciz kararı olup, talimat müdürlüğü tarafından hacze ilişkin hangi maddelerin uygulanması gerektiği yönünde verilmiş bir karar da bulunmamaktadır.
Kaldı ki İİK’nun 96. maddesindeki prosedürü işletme yetkisi asıl icra dairesine ait olduğuna göre, hacze ilişkin İİK’nun 97. ve 99. maddelerinin uygulanmasına dair işlemin de asıl icra dairesince yapılması gerekir. Bu nedenle talimat müdürlüğünün bu yönde verdiği kararlar geçerli kabul edilemez
Bununla ilgili şikâyet başvurularının da yine asıl icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesince çözümlenmesi gerekir. Bu durumda dava konusu olayda olduğu gibi sehven verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen mahkeme kararının taraflar açısından bağlayıcı yetkisinin bulunduğu kabul edilemeyecektir. Dolayısıyla alacaklının yetkisiz mahkemece verilen kararı dikkate almayarak dava açmamış olması istihkak iddiasını kabul etmesi sonucunu da doğurmayacaktır.
Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru değildir.
2.Bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı alacaklı vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı 3.kişiye geri verilmesine 5.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.