YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/347
KARAR NO : 2010/4514
KARAR TARİHİ : 13.05.2010
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline kasko sigortalı aracın, davalılardan …’ın maliki, …’ın sevk ve idaresindeki aracın, çarpması sonucu hasarlandığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.537,00 TL tazminatın 09.10.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 06.04.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 1.922,25 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar … ve … kusura, hasara ve faize itiraz ederek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulüyle, 1.610,00 TL’nin dava tarihi olan 06.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. TTK.nun 1301. maddesi uyarınca sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava hakkı tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere sigortacının, sigorta ettirene halef olabilmesi için öncelikle gerçekleşen riziko bedelini sigortalısına ödemesi gerekmektedir. Bu nedenle sigortacının
üçüncü şahsa rücu edebilme tarihi, sigorta ettirene ödeme yaptığı tarihtir. Bu davada ise davacı, sigortalısına 20.11.2008 tarihinde ödemede bulunmuş ve hükmolunacak miktar yönünden ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesini istemiştir.
Mahkemece bu husus gözönüne alınarak ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden faize hükmedilmesi doğru değil, bozma nedeni ise de bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden HUMK.nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının (2) nolu bendindeki “dava tarihi olan 06.02.2009 “ibaresinin hükümden çıkarılarak, yerine “ödeme tarihi olan 20.11.2008” ibaresinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 13.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.