YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3445
KARAR NO : 2010/5492
KARAR TARİHİ : 14.06.2010
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların murisine ait aracı kullanan davalı sürücünün alkollü olarak çarparak ölümüne sebep olduğu yayanın mirasçılarına davacının aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olarak ödediği 25.658,54 TL destekten yoksun kalma tazminatının rücuan tahsiline yönelik başlatılan icra takibine davalıların itiraz ederek durdurduğunu açıklayıp, itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; Davalılar …, … … ve … aleyhindeki davanın husumet yönünden reddine, Davalı … aleyhindeki davanın kısmen kabulü ile, … 2. İcra Müdürlüğünün 2009/2181 sayılı dosyasında, 25.658,64 TL asıl alacak ile 10.376,60 TL davacının ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 36.035,24 TL yönünden davalı …’ın icra takibine vaki itirazının iptaline, 25.658,64 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle takibin ferileri ile devamına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili sürücünün 3/8 oranındaki kusuruna göre ödediği destekten yoksun kalma tazminatının rücuan tahsilini talep etmiş, Nöroloji uzmanı, Hukukçu ve Makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti 17.11.2009 tarihli raporlarında “ sürücü …’ın olay esnasında güvenli araç kullanma yeteneğini kaybettiği, olayın oluşumunda sürücünün alkollü oluşunun doğrudan etkili olduğu, sürücünün %40, yayanın ise %60 oranında kusurlu bulunduğu” belirtilmiştir.
2918 sayılı KTK.nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97.maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan “b-2” bendinde “alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48.maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde,yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasayağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda kazanın oluş şekli, tarihi ve yeriyle ilgili hususlarda bir çekişme bulunmamaktadır. Mahkemece alınan 17.11.2009 tarihli rapora göre davalı sürücü %40, yayanın ise %60 oranında kusurlu olduğuna göre kazanın salt alkolün etkisi ile meydana geldiğinin kabulü mümkün değildir. Bu nedenle davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
2- Bozma kapsamına göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma kapsamına göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … ve davacıya geri verilmesine 14.6.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.