Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/3110 E. 2010/6224 K. 01.07.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3110
KARAR NO : 2010/6224
KARAR TARİHİ : 01.07.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili davalılar … ve …’in müvekkiline olan borçları nedeniyle haklarında yaptıkları icra takipleri sırasında borçlarına yetecek haczi kabil mallarının bulunmadığını ancak borçlu davalı …’in adına tahsisli olan taşınmazını oğlu olan diğer davalı …’a sattığını, …’ın da diğer davalı …’e sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı … davanın reddini savunmuş, diğer davalılar ise cevap vermemişlerdir.
Mahkemece davalı …’in iyiniyetli olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun
ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir.Dava konusu mal veya hak borçludan satın alan kişi tarafından üçüncü bir kişiye satılmış ve satın alan kişi iyi niyetli ise malı devreden kişi o malın gerçek değeri oranında tazminata mahkum edilir. Somut olayda borçlu davalı … kendisi adına tahsisli taşınmazı oğlu olan ve aynı zamanda İstanbul 14. icra müdürlüğünün 1999/10333 sayılı takip dosyasında kendisi ile birlikte borçlu durumdaki …’e satmış olup … tarafından da diğer davalı …’e satılmıştır. …’e satılan taşınmazın tapudaki satış bedeli 16.306.00 TL olup bilirkişi tarafından verilen raporda taşınmazın gerçek değerinin de bu miktar olduğu bildirilmiştir. Davalılardan … İstanbul 14. İcra müdürlüğünün 1999/10333 sayılı takip dosyası yönünden üçüncü kişi konumunda, diğer takip dosyaları yönünden ise dördüncü kişi konumunda bulunduğundan, ivazlar arasında fahiş farkın varlığından söz edilemeyeceği gibi davalı …’ın borçluların mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bildiği veya bilebilecek durumda olduğu da kanıtlanamamıştır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, satın aldığı taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmaması ve kötü niyetli olduğunun da kanıtlanamaması nedeniyle davalılardan … hakkındaki davanın reddine, davalı …’ın taşınmazı satan borçlu …’in oğlu olması nedeniyle aralarındaki tasarrufun İİK.nun 278/1 maddesi uyarınca iptale tabi olması ve davalı …’ın satın aldığı taşınmazı davalılardan …’e devretmesi nedeniyle İİK.283/2 maddesi uyarınca taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri üzerinden
ve davacının takip konusu yaptığı alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı … AŞ’ye geri verilmesine 1.7.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.