Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/2245 E. 2010/5833 K. 22.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2245
KARAR NO : 2010/5833
KARAR TARİHİ : 22.06.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin kasko sigortacısı olduğu aracın, davalının işleteni, olduğu aracın neden olduğu kaza sonucunda hasar gördüğünü hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini ileri sürerek, 5.430,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, 2.822,86 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesi uyarınca ödenen tazminatın rücuan tahsili istemine ilikindir. Davalı …’a dava dilekçesinin tebliği için ilk çıkarılan tebligat, hata ile kaza tespit tutanağında dava dışı araç sürücüsünün adresi olarak bildirilen adrese yapılmış, tebligatın iade edilmesi üzerine, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca, davalının Emniyet Müdürlüğü’ne bildirdiği adrese yapılmıştır. Oysa Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca tebligat bilinen son adrese yapılır. Davalıya çıkarılan ilk tebligat yanlış adrese çıkarılmış olup, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca yapılan tebligat usulsüzdür. HUMK’nun 73. maddesine göre; kanunun gösterdiği istisnalar dışında hakim, her iki tarafı dinlemedikçe veyahut sav ve savunmalarını bildirmeleri için yasal şekillere uygun olarak davet etmedikçe kararını veremez. Yasanın bu açık hükmüne aykırı olarak ve mahkemece kendisine yöntemince tebligat yapılmayarak savunma hakkı kısıtlanmış olan davalıya dava dilekçesi usulünce tebliğ edilip, ortaya koyacağı deliller toplanıp savunması çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmadan davalının yokluğunda yargılama yapılıp hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yerolmadığına, peşin alınan harcın isteke halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 22.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.