Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/1982 E. 2010/4325 K. 06.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1982
KARAR NO : 2010/4325
KARAR TARİHİ : 06.05.2010

MAHKEMESİ :İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili davalılardan …,…,… Deri San. ve Tic. Ltd.Şti.nin müvekkiline olan borcu nedeniyle haklarında yaptıkları icra takibi sırasında alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile … Deri San. ve Tic. Ltd.Şti. kendisine ait 944 ada 21 ve 22 nolu parselleri … Deri San. ve Tic. Ltd. Şti.ne, …,… ada 18 sayılı parsel üzerindeki 5 nolu meskeni …,…,… tarafından …’na onun tarafından da …’e, 6 sayılı parsel üzerindeki 13 nolu mesken ise …,… tarafından …’e onun tarafından da …’a satıldığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini istemiştir.
Mahkemece koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, tasarruf tarihi ile haciz tarihi arasında 2 yıllık sürenin geçmiş olması nedeniyle olayda İİK.nun 278. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, ayrıca aynı yasanın 280. maddesi uyarınca, taşınmazı borçlu davalı …’dan satın alan …,…,…, … ve …’in borçlu davalının ızrar kastını bilen veya bilebilecek kişilerden olduğunun kanıtlanamamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre borçlu davalı … tarafından satışı yapılan … ada 18 sayılı parsel üzerindeki 5 numaralı daire ile 185 ada 6 sayılı parsel üzerindeki 13 numaralı meskenin 1/2 payının satışına ilişkin hükme yönelik davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Davacı vekilinin borçlu davalı … tarafından 185 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 13 numaralı meskenin 1/2 payının satışına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Aynı yasanın 282. maddesine göre iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde öngörülen hükümlere bakıldığında, bu davalar kendine özgü nitelik taşırlar ve davacı alacaklı tasarrufun iptali davasını hem borçlu hem de lehine tasarrufta bulunulan üçüncü kişiye birlikte yöneltmek zorundadır. Somut olayda borçlu muris …’nın 11.07.2007 tarihinde ölümü üzerine mirasçı olarak eşi ve 2 çocuğunun kaldığı ve bu mirasçıların da 26/09/2007 tarih ve 2007/980 esas- 2007/1013 karar sayılı ilam ile mirası reddettikleri hüküm altına alınmıştır. Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından mirasın reddedilmesi halinde, miras sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Bu Nedenle durum mahallin sulh hakimine bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci huzuru ile davaya devam olunması gerekirken bu yönler göz ardı edilerek taraf teşkil edilmeden yazılı olduğu üzere borçlu davalının mirasçıları yönünden de davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
3)Davacı vekilinin … ada 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazlar hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazları yönünden; İİK.nun 280/1 maddesine göre malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastının bulunup bulunmadığı irdelenmelidir. Yine aynı yasanın 280/son maddesinde bir ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya önemli bir kısmını devir alan şahsın borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da ızrar kastı ile hareket ettiği kabul olunacağından bu karinenin ancak iptal davasını açan alacaklıya devir tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla birlikte ticaret sicili gazetesi ile bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu isbatla çürütülebileceği belirtilmiştir. Somut olayda dava konusu … ada 21 ve 22 sayılı parselleri satan borçlu şirket ile satın alan şirketin aynı iş kolunda faaliyette bulundukları ve satılan taşınmazın işyeri olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda üçüncü kişi konumunda bulunan … Deri San. ve Tic. Ltd. Şti.nin borçlu davalı şirket ile aynı iş kolunda faaliyette bulunması nedeniyle borçlu davalının alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilebilecek kişilerden olup olmadığı hususunda araştırma yapılması, tasarrufa konu olan yerin fabrika binası olması nedeniyle İİK.nun 280/son maddesinde yazılı ticari işletmenin devri niteliğinde olup olmadığı hususunun irdelenmesi, tarafların bu konudaki delillerinin toplanması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu taşınmazlar yönünden de davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin davalılardan … tarafından 2136 ada 18 sayılı parsel üzerindeki 5 numaralı daire ile 6 sayılı parsel üzerindeki 13 numaralı meskenin 1/2 payının satışı ile ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu taşınmazlara ilişkin hükmün ONANMASINA, (2) ve (3) nolu bentlerde yazılı nedenlerle davacı vekilinin borçlu davalı … tarafından 185 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 13 numaralı meskenin 1/2 payının satışı ile borçlu davalı … Deri San. ve Tic. Ltd.Şti. tarafından … ada 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazların satışı ile ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile bu parsellere ilişkin hükmün BOZULMASINA ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143/5.maddesi gereğince davacıdan harç alınmamasına 6.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.