Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/1571 E. 2010/4434 K. 10.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1571
KARAR NO : 2010/4434
KARAR TARİHİ : 10.05.2010

MAHKEMESİ :Kayseri Asliye 2. Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalıların sürücü, işleten ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu aracın müvekkillerinin desteği eş ve babalarına çarparak ölümüne neden olduğunu, bu suretle müvekkili eş …’nün destekten yoksun kaldığını ve tüm müvekkillerinin manevi zarar gördüklerini ileri sürerek, ıslahla birlikte toplam 14.245,68 TL maddi ve 70.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt faizleriyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, istemlerin fahiş olduğunu savunmuştur.
Davalı … davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, limitle ve kusura göre sorumlu olduklarını, temerrüde düşürülmediklerini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, davacı … için 14.245,68 TL maddi tazminatın temerrüt faiziyle tüm davalılardan ve her bir davacı için 3.500,00’er TL manevi tazminatın sigorta dışındaki iki davalıdan temerrüt faizleriyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili ile sürücü vekili ve işleten tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, haksız eyleme dayalı tazminat istemine ilişkin olup, davalı … vekilince, ıslahla artırılan kısım için ıslah tarihinden temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek karar temyiz edilmiştir.
TTK’nın 1299/1. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 1292/1. maddesi ile 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları’nın B 2/a maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir.
Somut olayda, mahkemece bu ilke doğrultusunda temerrüt faizine hükmedilmiş, ancak davalı … vekilince ıslah dilekçesinde istenen miktar bakımından ıslah tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Yukarıda açıklanan ilke ve alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de aynı tarihten temerrüt faizi uygulanmış olması doğrudur. Zira, davalı … ile davacı arasındaki hukuki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre, davalı … şirketi bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan, zarar miktarı değil kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğunda olur. Bu itibarla, sigortaya başvuru yapılması veya dava açılmasıyla; kaza, davalı sigortaya ihbar edilmiş olacağından, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır.
Bu durumda, ilke olarak davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmış ise bundan 8 iş günü sonrasında, başvuru yapılmamış ise dava tarihi itibarıyla, belirlenen tazminat alacağının tamamı için anılan tarihlere uygun temerrüt faizine hükmedilmesi doğru olup, mahkemece bu doğrultuda karar verilmesi isabetlidir. Dairemizin son uygulamaları bu yöndedir.
Bu itibarla, dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazının reddiyle, hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1.062,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına 10.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.