YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/12590
KARAR NO : 2011/5040
KARAR TARİHİ : 20.05.2011
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı 3. kişi vekili, Antalya 4. İcra Müdürlüğünün 2009/22590 sayılı takip dosyasında 12.3.2010 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili haczin borçlu şirket yetkilisinin huzurunda yapıldığını tutanak içeriğinin davacı iddiasını desteklemediğini savunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket yetkilisi mahcuzların kendilerine ait olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, haciz yapılan işyerinin davacı tarafından boş olarak kiralanarak faaliyete açıldığı, mahcuzların davacıya ait olduğu, bu durumun …, kira sözleşmesi ve tanık beyanları ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, 3. kişi İİK.nun 96. vd maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Borç, 2008 yılının muhtelif aylarında tanzim edilmiş senetlerden kaynaklanmaktadır. Haciz yapılan işyerinde 3. kişinin borcun doğum tarihinden ve hatta takip tarihinden sonra 19.2.2010 tarihinde faaliyete başladığı anlaşılmaktadır. Haciz sırasında borçlu şirket yetkilisi … hazır bulunduğu gibi haciz mahallinde borçlu şirkete ait kaşe ve bir takım belgelerde bulunmuştur. Bu durumda, İİK.nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu/alacaklı yararına olup aksinin davacı 3. kişi tarafından kesin ve güçlü delilerle ispat edilmesi gerekir. İsteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı borcun doğumundan sonra düzenlenmiş bulunan fatura, adi nitelikli ve kira sözleşmesi vergi levhası gibi belgeler yasal karinenin aksini ispata yeterli değildir. Ayrıca soyut düzeyde kalan ve borçlu şirket yetkilisinin akrabası olduğu anlaşılan tanık anlatımlarının da hükme dayanak yapacak nitelikte olmadığı açıktır. O halde, yasal karinenin aksini ispat edemeyen davacı 3. kişinin davasının reddi gerekirken aksi düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 20.5.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.