Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/12151 E. 2011/237 K. 20.01.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/12151
KARAR NO : 2011/237
KARAR TARİHİ : 20.01.2011

Mahkemesi :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı (üçüncü kişi) vekili, Kayseri 2. İcra Müdürlüğü’nün 2007/6634 Esas sayılı dosyasının borçlusu … Halıcılak A.Ş. ile yapılan sözleşme uyarınca 2006 yılında …’daki fabrika binasını ve haczin yapıldığı Kayseri İli’ndeki fabrika içindeki tüm makine ve teçhizatı fatura karşılığında satın alarak toplam 6.000.000,00.-TL bedel ödediklerini, 31.05.2007 ve 09.06.2007 günlü hacze konu mahcuzların davacıya ait olduğunu, borçlu ile ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, haczin borçluya ait fabrika binasında yapıldığını,davacı ile borçlu şirket arasında ortakları itibarı ile organik bağ bulunduğunu, sunulan fatura bedelinin de satın alındığı iddia edilen makine ve teçhizatın gerçek değerini karşılamadığını, somut olayda ticari emtianın önemli bir bölümünün devrinin söz konusu olduğunu, İİK’nun 280. maddesi kapsamında gerekli ilan ve tebligatların yapıldığının iddia ve ispat edilemediğini, belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre: “haczin takip talebinde yazılı yerde yapıldığı,burasının aynı zamanda borçlunun ticaret sicilde kayıtlı fabrika adresi olduğu,davacı ile borçlu şirket arasında ortakları itibarı ile organik bağ bulunduğu, iş yeri devrinin borcun doğumundan sonra ve alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak yapıldığı, devrin danışıklı olmadığı düşünülse dahi İİK’nun 44. madde gereklerinin yerine getirildiğinin iddia ve ispat edilemediği, BK’nun 179. maddesi uyarınca devralanın da işletmenin borçlarından sorumlu olduğu, tensip tutanağı ile kararlaştırılan teminatın yatırılmaması nedeni ile takibin durdurulması kararı verilmediğinden tazminat talebinin reddi gerektiği“ gerekçesi ile davanın reddine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üçüncü kişiye yükletilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22.05.2008 gün, 380-290 sayılı iflas kararı, 30.06.2009’da kesinleşmekle borçlu hakkındaki takipler ve hacizler İİK’nun 193/2. maddesi uyarınca düşmüştür.
Bu durumda konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekalet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerekecektir.
Üçüncü kişi ve borçlu aynı alanda faaliyet gösteren, ortakları itibarı ile de organik bağ içinde bulunan iki şirkettir. Bu nedenle davacı, borçlunun mali durumunu ve hakkındaki icra takiplerini bilebilecek durumdadır. Öte yandan ticari emtiasının önemli bir bölümünü devraldığı için de; İİK’nun 280/son maddesi uyarınca borçlunun ekonomik durumunu bildiği kabul edilmelidir. Kaldı ki söz konusu devir 01.06.2006‘da, takibe dayanak ilama konu iş akdinin fesih tarihi olan 21.07.2005’den sonra yapılmıştır.Mahkeme’nin alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı hareket edildiği yönündeki kabulü de yerindedir.
Somut olayda davanın açılmasına neden olan taraf üçüncü kişidir ve Mahkeme’nin yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile ilgili verdiği karar da sonucu itibarı ile doğrudur.
Her ne kadar yukarıda değinilen hususlar bozma nedeni ise de; dosyaya toplanan delillerden davanın açılmasına neden olan taraf belli olduğu ve Mahkemece yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile ilgili verilen karar da sonucu itibarı ile doğru bulunduğu için, belirtilen eksikliklerin giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir
nitelikte görülmeyerek hükmün, HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 1. bendindeki “Davacının istihkak davasının reddine” tümcesinin çıkartılarak yerine “Konusuz kalan davaya ilişkin karar verilemesine yer olmadığına” tümcesinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı 3.kişiye geri verilmesine 20.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.