Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/12036 E. 2011/1434 K. 21.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/12036
KARAR NO : 2011/1434
KARAR TARİHİ : 21.02.2011

Davacı … Kredi Sigorta A.Ş. ile davalı … ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki dava hakkında, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 09.03.2009 gün ve 2008/320 Esas, 2009/222 Karar sayılı hükmün, Daire’nin 25.03.2010 gün ve 2009/8412 Esas, 2010/2674 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiş olup, süresi içinde davacı vekilince kararın düzeltilmesi istenilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalıya ait, müvekkili şirkete kasko sigortalı aracın çalınma ihbarı üzerine 27.000.00 TL araç bedelinin davalıya ödendiğini, daha sonra aracın 17.11.2007 tarihinde trafik polislerince yapılan kontrolde sürücüsünün alkollü olduğu tespit edilerek trafik ekiplerince bağlandığını ve Küçükçekmece otoparkına çekildiğini öğrendiklerini, yediemin ve araç getirme ücreti olarak 2.782.10 TL ödeme yaptıklarını belirterek, bu meblağların ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 09.03.2009 tarihli ıslâh dilekçesinde, aracın 3. kişiye satışı nedeniyle 12.056.00 TL satış bedelinin mahsubu ile bakiye 14.944.00 TL araç bedeli ile 2.782.10 TL masrafın avans faizleri ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, aracın çalındığını, işlemler sonucunda mülkiyetinin davacıya geçtiğini ve bedelinin müvekkiline ödendiğini, kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını, araç görevlilerce durdurulduğunda sürücüsünün yakalanmadığını ve kimlik tespiti yapılmadığını, alkollü olduğuna dair beyanın soyut olduğunu, araç mülkiyetinin müvekkili şirkete geçirilmesi masrafları ile bu süre içinde mahrum kalınan gelir kaybının karşılanması koşulu ile araç bedelinin ödeneceğini davacı şirkete ihtar ettiklerini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davanın kabulü ile, 14.944.00 TL’nın 15.2.2008 tarihinden, 2.782.10 TL’nın ise dava tarihinden itibaren işleyecek avans
faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine, Daire’nin 25.03.2010 gün ve 2009/8412 Esas, 2010/2674 Karar sayılı ilâmı ile, davacı … şirketince hasarın teminat dışında kaldığı ispatlanamadığından, rizikonun teminat kapsamında olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bu kez davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortaları türünden olan Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya araç kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet veya muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, TTK.’nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasa’nın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda açıklanan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartları’nın B.1.5. maddesi ve TTK.’nun 1292/3. maddesi uyarınca, rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikoyu teminat içinde imiş gibi ihbar ederse, ispat külfeti yer değiştirip, oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında, olayın sigorta poliçesinin yürürlükte olduğu sırada meydana
geldiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı vekili, davalı sigortalının aracının çalındığını ihbar etmesi nedeniyle araç bedelinin sigortalıya ödendiğini, daha sonra aracın çalınmadığının, alkollü sürücü yönetiminde iken 17.11.2007 tarihinde trafik polislerince yapılan kontrolde yakalanarak otoparka çekildiğinin bağlandığının tespit edildiğini belirterek, davalı sigortalıya ödenen araç bedeli ile aracın nakli için yapılan masrafların tahsili istemiyle bu davayı açmış, ıslâh dilekçesinde ise, araç, davacı sigortacı tarafından 3. kişiye satıldığından, satış bedeli mahsup edilerek bakiye kısım davalıdan talep edilmiştir.
Davalıya ait araç sürücüsü… 19.11.2007 tarihli oto hırsızlığı müracaat tutanağında, aracı 18.11.2007 günü saat 12.00 sularında … … Mah. Salı … Sokağı’na park ettiğini, 19.11.2007 günü saat 20.00 sularında park ettiği yere geldiğinde bulamadığını ve kimliği belirsiz kişilerce çalındığını bildirmiştir.
Dosyada mevcut 17.11.2007 tarihli oto bağlama belgesinde, açık kimliği bilinmeyen sürücü… hakkında alkollü araç kullanmaktan işlem yapıldığı, ehliyeti ve ruhsatı getirinceye kadar aracın verilemeyeceği belirtilmiş, mahkemede dinlenen tutanak tanığı sürücünün alkollü olduğunu tespit edip, şahsın üzerinden ehliyet ve kimlik çıkmayınca aracı otoparka teslim ettiklerini, sürücüyü ehliyet ve ruhsatı getirmesi için evine gönderdiklerini, ancak şahsın bir daha gelmediğini beyan etmiştir.
Bu durumda, aracın çalınmadığı, polis tarafından bağlandığı anlaşılmakta olup, davacının yaptığı ödemeyi ve masrafları davalı sigortalısından istirdat hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
O halde, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, Daire’nin 25.03.2010 gün 2009/8412 Esas ve 2010/2674 Karar sayılı ilâmı ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 746,00 TL kalan harcın temyiz eden davalıdan
alınmasına, tashihi karar peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21.2.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.