Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/11304 E. 2011/6698 K. 27.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/11304
KARAR NO : 2011/6698
KARAR TARİHİ : 27.06.2011

MAHKEMESİ : Çatalca Asliye 2. Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu …aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı …’e satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı borçlu usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasındaki farkın tek başına muvazaalı işlemin varlığını göstermeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 28/2. bendinde kendi verdiği malın aktin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin bağışlama hükmünde olduğu belirtilmiştir. Davalılar arasında yapılan satışta bedel olarak 5.000 TL öngörüldüğü, bu bedele tapu kaydı üzerinde görünen İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 23.2.2006 tarihli 21.712,00 TL miktarlı haczi eklendiğinde taşınmazın 3.kişi …’e 26.712,00 TL.ye malolduğu gerçek değerinin ise
98.066,00 TL olarak belirlendiği, 3. kişinin savunmasında belirttiği eşine ait…plaka sayılı aracın 17.12.2004 tarihli satışından elde edilen bedelin 17.1.2007 tarihli tasarruf bedeline eklenmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği gözönüne alındığında dava konusu tasarrufun satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş farkın mevcut olduğu, ayrıca 6183 S.K’nun 30. maddesi hükmüne göre de borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadiyle borçlu tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazımgelen kimselerle yapılan bütün muamelelerin tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduklarının belirtilmiş olması ve somut olayda da davalı …’in eşinin, borçlu …ile eskiye dayanan tanışıklık ve arkadaşlıklarından dolayı onun amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadiyle hareket ettiğini bilen veya bilmesi lazımgelen kimselerden olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular karşısında davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 27.6.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.