Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2010/11088 E. 2011/4367 K. 05.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/11088
KARAR NO : 2011/4367
KARAR TARİHİ : 05.05.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan aracın, hasar gördüğünü ileri sürerek, 9.689,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sigortalının doğru ihbarda bulunmadığını, rizikonun teminat dışında olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, rizikonun teminat kapsamında olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davalı sirkete kasko sigortalı aractaki hasarın (rizikonun) poliçe yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir.
Davalı …,sürücünün değiştirildiğini, gerçek sürücünün alkollü ya da sürücü belgesiz olabileceğini savunarak, hasar bedelini ödemekten kaçınmıştır.
Uyuşmazlık, kaskolu aracın sürücüsünün gerçekte trafik kaza tespit tutanağında adı yazılı olan … olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kural olarak, TTK. 1282. maddesi uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu
gibi aynı Yasa’nın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak, rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin savunmanın, sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının savunduğu şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması halinde sigortacı ödemekten kurtulabilir. Ayrıca, riziko başlı başına teminat dışında kalmıyor olsa bile, yapılan ihbar yanlışlığının doğrudan zarar sorumlularına rücu hakkını etkisiz kılma sonucunu ortaya çıkardığını sigortacının kanıtlaması halinde de sigortacının sorumluluktan kurtulması mümkündür. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5 maddesi ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse, ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığının ispat külfeti sigortalıya geçer.
Davalı vekili, kaza sonrasında düzenlenen 18.05.2009 tarihli kaza tespit tutanağında, kazayı yapan sürücünün, kazanın oluş şekline göre … Halis Şehir olamayacağının belirtildiğini, sigortalının doğru ihbarda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediğini savunmuştur. O halde, öncelikle kaza tespit tuatanağı getirtilerek, gerektiğinde tutanak tanıkları da dinlenerek, davalı savunması üzerinde durulmalı sonucuna göre doğru ihbarda bulunma yükümlülüğünün yerine getirilip, getirilmediği konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de, kasko sigortalı aracın uğradığı zararın belirlenmesi için HUMK’nun 275. maddesi uyarınca konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tek taraflı delil tespiti sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu yeterli sayılarak hükme esas alınması doğru görülmemiş, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 5.5.2011 tarihinde oybiriğiyle karar verildi.