Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2009/9575 E. 2010/616 K. 01.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9575
KARAR NO : 2010/616
KARAR TARİHİ : 01.02.2010

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı şirket ve davalı … aleyhine icra takibi yaptıklarını borcu karşılayacak mal bulunamadığını bu nedenle borçlu Şirket adına davalı …’ın dava konusu taşınmazı diğer davalı ve kayınbiraderi Mehmet’e satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı Şirket tarafından, davacıdan para tahsil edildikten sonra dava konusu taşınmazın, bütün olayları bilen ve bilmesi gereken davalı …’e satıldığı gerekçesiyle davalı Şirket ile Mehmet arasında yapılan satış işlemine ilişkin tasarrufun iptaline, davalı … için yapılan takibin kesinleşmediği gerekçesiyle bu davalı hakkında açılan davanın ise reddine karar verilmiş hüküm vekalet ücretine yönelik olarak davacı vekili, iptale yönelik olarak da davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunmasına, İİY’nın 278/2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp
yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğine buna ilaveten 3.kişi Mehmet’in Borçlu Şirket’in yetkilisi Yalçın’ın kayınbiraderi olmasından dolayı borçlu olan Şirketin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceğine (İİY. 280/II) ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalılar vekilinin tüm davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Davanın dayanağı olan takipte davalı … için takibin kesinleşmediğinden söz edilerek, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiği halde davalı Yaşar yararına maktu vekalet ücreti yerine nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi isabetli değildir. Ayrıca davalı …’ın dava konusu satışta kendi adına yaptığı bir tasarrufun olmadığı, yaptığı satışı borçlu Şirket adına vekil sıfatıyla gerçekleştirdiği bu nedenle de davada taraf sıfatı bulunmadığı nazara alınarak hakkındaki davada kendisine husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilerek lehine maktu vekalet ücreti takdiri hususu nazara alınmadan yazılı şekilde nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma nedeni ise de bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin tüm davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın 5. fıkrasının son satırında yer alan “7.000,00” rakamlarının çıkarılarak yerine ”575,00” rakamlarının yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu hali ile
ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 3.213,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, aşağıda dökümü yazılı 1,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 1.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.