Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2009/8869 E. 2010/719 K. 02.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8869
KARAR NO : 2010/719
KARAR TARİHİ : 02.02.2010

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 2.2.2010 Salı günü davacı … AŞ vekili Avukat … ve davalı … Mağazalar AŞ vekili Avukat … geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın davalı şirkte tarafından işletilen otoparkta park halinde iken çalındığını, araç bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalının otopark işletmecisi olarak sorumlu olduğunu belirterek 55.000,00 TL Tazminatın ödeme tarihinden işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, kasko sigorta sözleşmesine göre davacı şirketin teminat kapsamında olmayan zararı ödediğini, rücu edemeyeceğini,sigortalı ve şoförünün aracın anahtarını üzerinde bırakarak gittiklerini, müvekkilinin sorumlu olmadığını davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; anahtarın araç üzerinde bırakılarak kapılar kilitlenmek suretiyle otoparkta bırakıldığı, kasko sigorta poliçesi genel şartlarında yapılan değişikliğe göre aracın anahtarla çalınması halinin ek sözleşme ile teminat altına alınabileceği, kasko sigorta poliçesinde ek sözleşme yapılmadığı, sigorta şirketinin teminat kapsamı dışında kalan tazminatı ödemiş olması nedeniyle davalıya rücu edemeyeceği
gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücu davasıdır.
Sigortacı TTK. 1301. maddesinde belirtildiği üzere ancak sigortalısına sigorta bedelini ödedikten sonra halefiyet hakkını kazanabilir. Ancak sigortacının poliçe hükümlerine ters düşen bir ödeme yapması halinde sigortacının halefiyet hakkını kazanması, dolayısıyla da zarar sorumlusuna rücu edebilmesi olanaklı değildir. Mahkemece davacı … şirketinin kasko sigorta sözleşmesi gereğince sigortalısına ödememesi gereken tazminatı ödediği, poliçede aracın anahtarı ile çalınması hususunda ek teminat bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı … şirketi ve sigortalısı arasında yapılan kasko sigorta sözleşmesi 17.9.2005 tarihinde düzenlenmiştir. Poliçe düzenlendiği tarihte geçerli olan kasko sigortası genel şartlarının A.1.e maddesine göre aracın çalınması ve çalınmaya teşebbüs edilmesi kasko sigortası teminatı altındadır. Kasko sigortası genel şartlarında poliçenin düzenlenmesinden sonra 20.6.2006 tarihinde yapılan değişiklik esas alınarak karar verilmiş ise de poliçenin düzenlendiği tarih itibariye aracın anahtar ile çalınması teminat dahilinde olduğundan ve araç bedeli sigortalıya ödendiğinden sigorta şirketinin halefiyet hakkı doğmuştur.
Davacı şirkete kasko sigortalı araç sigortalı tarafından davalı şirketin işlettiği otoparkta bırakıldığı ve otoparktan çalındığı tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Olayın oluş şekline göre, davacı sigortalısı ile davalı arasında dava konusu aracın davalının işlettiği otoparka bırakılması konusunda bir sözleşme ilişkisinin kurulduğu kabul edilmelidir. Davacının tazminat isteminin temeli; BK’nın 463. maddesinde tanımlanan vedia sözleşmesine dayanmaktadır. BK 463. maddesi hükmüne göre:vedia sözleşmesi ile saklayıcı, saklatan tarafından kendisine bırakılan taşınır bir malı kabul etme ve onu güvenli bir yerde koruma ve aynen iade borcu altına girer. Davacı, davasında davalı şirketin sözleşmenin kendisine yüklediği güven ve özenle koruma borcuna aykırı davranması nedeniyle oluşan zararını istemiştir. Davalı şirket, kendisine güvenerek gelen müşterilerini her türlü tehlikeye karşı korumak üzere gerekli
güvenlik önlemlerini almak zorunda olup, bunu yapmadığı, takdirde meydana gelen zarardan sorumludur. Yani davalı şirket, üzerine düşen tüm dikkat ve itinayı gösterse dahi, bu hasarın meydana geleceğini ispat etmediği takdirde meydana gelen zararı ödemekle yükümlüdür. Dosya içeriği ve bilirkişi raporuna göre davalı şirketin işlettiği otoparkta olağan güvenlik tedbirlerini dahi almadığı gibi araçların giriş çıkışlarının kontrol edilmediği, anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle vedia sözleşmesinin kendine yüklediği güven ve özenle koruma borcunu yerine getiremeyen üzerine düşen tüm dikkat ve özeni gösterse dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat edemeyen davalı şirketin zarardan sorumlu tutulması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
Sonuç; Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 750,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 2.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.