Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2009/8764 E. 2010/17 K. 18.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8764
KARAR NO : 2010/17
KARAR TARİHİ : 18.01.2010

MAHKEMESİ : … 2. Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu Abdullah aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını diğer davalı …’e satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı borçlu davacıya gerçekte borcu olmadığını ve 3. kişiye devrettiği taşınmazı geri alabilmek için sonradan tanzim edilen senet ile borcun doğduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı … de davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı borçlunun beyanları ve davacı tanıklarının ifadeleri ile icra takibinin başlatılma tarihleri değerlendirilerek borcun kaynağı olan bononun tasarruftan sonra düzenlendiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş isede varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı tarafından yapılan icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmeden kesinleşmiş olup bu takip aleyhine açılmış bir dava da bulunmamaktadır. Tasarrufun iptali davalarında borçlunun davayı kabulü de tek başına hüküm doğurmaz. Borçlu ile davacı alacaklı arasındaki alacağın muvazaalı olduğu hususu davalı 3. kişi tarafından iddia ve ispat edilebilir. Borç kaynağı
bononun vade tarihi ile icra takibinin başlama tarihi arasında 1 yıl 4 ay gibi bir sürenin bulunması da davacı ile borçlu arasındaki alacağın muvazaalı olduğunu ve senedin tasarruf tarihinden sonra düzenlenmiş olduğunu göstermez. Dinlenen tanıkların da takip dayanağı bononun muvazaalı olarak tanzim edildiğine dair görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18.01.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.