YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8678
KARAR NO : 2010/98
KARAR TARİHİ : 18.01.2010
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu …’in alacaklısından mal kaçırmak amacıyla … parselde, 9 nolu bağımsız bölümü 18.5.2004 tarihinde davalı …’e, onun da 6.5.2005 tarihinde davalı …’a sattığını belirterek tasarrufun iptalini dava ve talep etmiştir.
Davalı …’in vasisi …, borçlu eşinin hükümlü olması nedeniyle 1.6.2007 tarihinde kendisinin vasi olarak atandığını, davayı takip edebilmesi için husumet izni gerektiğini, dava konusu taşınmazı intifa ve hacizle yükümlü olarak sattıklarını, davalı …’ın intifa ve haciz bedelini ödediğini ve daireyi satın aldıktan sonra tadilat ve tamirat yaptırarak oturulur hale getirdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili tasarrufun borçtan önce yapıldığını, aciz belgesi sunulmadığını, taşınmaz üzerindeki takliyatları kaldırdıklarını, tamir ve tadilattan sonra davalı …’a sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, iyiniyetli dördüncü kişi durumunda olan müvekkili hakkındaki davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre iptali istenen tasarruf borcun doğumundan önce yapıldığından dava koşulu oluşmadığı, bunun yanısıra taşınmazın tapudaki satış bedeliyle gerçek değeri arasında fark bulunmadığı, taşınmazın alacaklıdan mal kaçırmak gayesi ile satışının yapıldığına dair başka bir delil de bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilme koşullarından biri mahkemenin gerekçesinde açıklandığı gibi iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasıdar. Somut olayda ve temyiz dilekçesi içiriğinden borç 20.9.2005 tanzim tarihli beş adet bonoya dayanmakta olup davacı tarafından borcun tanzim tarihinden önce doğduğu iddia ve ispatlanamamıştır. O halde mahkemenin bu yöndeki dava koşulunun oluşmadığına ilişkin red gerekçesi doğrudur.
2-Dava, dava koşullarının yokluğu nedeniyle reddedildiğinden AAÜT’nin 7. maddesi gereğince kendisini vekille temsil ettiren davalılar … ve … lehine tek ve maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ile yetinilmesi gerekirken ayrıca İİK 278 III-2 madde gereğince de değerlendirme yapılması ve red gerekçesi olarak bedel farkının bulunmadığının belirlenmesi ve davalılar yararına ayrı ayrı nisbi vekalet ücreti takdiri doğru değil ise de hüküm sonucu ve ilk gerekçeye göre doğru görüldüğünden bu husus bozma nedeni yapılmamış, hükmün vekalet ücreti yönünden HUMK’nun 438/VII madde gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulüne hükmün 5. bendindeki “… ayrı ayrı taktir olunan 3.000 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak ayrı ayrı bu davalılara verilmesine” ibaresinin çıkarılarak yerine “575.00 YTL takdir edilen avukatlık ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine” ibaresinin yazılarak hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.55 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 19.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.