YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/7785
KARAR NO : 2010/4026
KARAR TARİHİ : 29.04.2010
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı … plakalı aracın trafik kazası nedeniyle tamamen hasarlandığını ve hasarlı haliyle 3.500,00 TL’ye satıldığını, hasar tazminatının davalı tarafından ödenmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 14.500,00 TL tazminatın 08.09.2008 ihbar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, kaza konusunda tam bilgi edinilememesi karşısında ihbar mükellefiyetine uymayan davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulüyle, 9.000,00 TL’nin 04.11.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde hükmedilecek tazminata avans faizi uygulanmasını talep etmiş, mahkemece yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir. Taraflar arasındaki ilişkinin Türk Ticaret Kanununda düzenlenen kasko sigortası sözleşmesinden kaynaklanmasına ve bu tür sözleşmelerin mutlak ticari işlerden olmasına göre, davacının istemi gibi avans faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi ve tazminata rizikonun gerçekleştiğinin ihbar tarihinden itibaren geçen 15 günün bitimi tarihinden sonra, davacı vekilinin 21.07.2009 günlü dilekçesinde kabul ettiği 23.09.2008 tarihinden itibaren faize hükmolunması gerekirken, 04.11.2008 tarihinden itibaren hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedeni ise de, bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendindeki “4.11.2008” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “23.09.2008” ibaresinin yazılmasına, yine aynı bentteki “yasal“ sözcüğünün hükümden çıkarılarak yerine “avans “ sözcüğünün yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına ve aşağıda dökümü yazılı 413,10 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı … şirketinden alınmasına 29.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.