Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2009/7693 E. 2010/1079 K. 12.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/7693
KARAR NO : 2010/1079
KARAR TARİHİ : 12.02.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin maliki ve sürücüsü olduğu, davalıya kasko sigortalı … plakalı aracın tek taraflı trafik kazası sonucu hasarlandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.559,00 TL hasar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, hasarın gerçeğe aykırı olarak beyan edildiğini, olay yerinde kazaya ait hiçbir iz bulunmadığını, aracın belirtildiği şekilde hasarlanması için ciddi bir bir çarpmaya maruz kalması gerektiğini bildirerek, doğru ihbar mükellefiyetini yerine getirmeyen davacının davasının reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre dava konusu kazanın bildirilen yerde belirtildiği şekilde meydana gelmesinin teknik olarak olanaklı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.1. maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken, sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması, gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması
veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK.nun 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın, sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
Öte yandan, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın B.1.5 maddesi ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan rizikoyu teminat içinde imiş gibi ihbar ederse, ispat külfeti yer değiştirip, rizikonun teminat içinde kaldığının ispatı sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; olayın 13.08.2008 tarihinde meydana geldiği, kazanın ve araçtaki hasarın tutanakta belirtilen şekilde olduğu trafik kaza tespit tutanağı ve tanık beyanlarına göre kanıtlandığı gibi, davacı sigortalının rizikonun gerçekleşme şeklini kasten ve iyi niyet kurallarına aykırı şekilde bildirdiği davalı … tarafından kanıtlanamamıştır.
Bu durum karşısında, davalı … rizikonun ihbar edilen yerden farklı şekilde oluştuğunu, aracın sigorta teminatı dışında ve başka yerde hasarlanıp olay yerine getirildiğini ispat edemediğinden, mahkemece, hasarın teminat kapsamında olduğu kabul edilerek, işin esası incelenip, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.