Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2009/6891 E. 2010/2067 K. 09.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/6891
KARAR NO : 2010/2067
KARAR TARİHİ : 09.03.2010

Davacı … ile davalı …Ş. arasındaki dava hakkında Beyoğlu Asliye 1. Ticaret Mahkemesinden verilen 30.10.2008 gün ve 2007/154- 2008/361 sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı …Ş. vekilinin temyiz istemi üzerine Daire’nin 9.4.2009 gün ve 2009/308-2009/2196 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiş olup, süresi içerisinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
-K A R A R-
Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili davalı şirkete kasko sigortalı aracından meydana gelen hasar bedelini tahsilini talep etmiş, davalı … şirketi vekili davacının doğru beyan yükümlülüğüne uymadığını, hasarın poliçe teminatı kapsamında olmadığını savunmuş mahkemece davacının doğru ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği hasar bedelini kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir TTK.nun 1282 nci maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı yasanın 1281 nci maddesine göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın da sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.Ancak sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5 maddesi ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer.
Davalı vekili, dava konusu kazanın kaza tutanağında sürücüsünün tespit edilemediğini belirttiğini, sürücü değişikliği yapılmaya çalışıldığını savunmuş ise de davacı vekili dava dilekçesinde sürücünün davacı olduğunu ve hafif alkollü olduğunu belirtmiş olmasına ve yargılama aşamasın da da bu hususun doğrulanmış olmasına ve davalı tarafından sürücünün başkası olduğunun ispat edilememiş olmasına göre davacın doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğinin kabulü gerekir. Ancak davacıya ait adli raporda hafif derecede alkollü olduğu belirtilmiştir. Kasko sigorta Poliçesi genel Şartlarının A.5.5. maddesi gereğince kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmesi halinde rizikonun poliçe teminat kapsamı dışında kalacağı düzenlenmiştir.Bu düzenlemeye göre sürücünün almış olduğu alkolün oranı sonuca etkili olmayıp kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmiş olması gerekir. Mahkemece sürücünün alkollü olmasının kazaya etkisinin belirlenmesi için alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Yapılacak iş , aralarında iki nöroloji ve bir trafik konusunda uzmanın bulunduğu bilirkişi heyetine birlikte inceleme yaptırılıp, olayın oluş şekli, hava, yol durumu gibi unsurlar bir bütün olarak değerlendirilip, rizikonun sadece alkolün etkisi ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da etkili olup olmadığının açıklığa kavuşturulması kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediğinin, rizikonun teminat içinde kalıp kalmadığının tespitiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, olup kararın bu nedenle bozulması gerekirken, yazılı şekilde bozulmasına karar verilmesi doğru olmadığından, karar düzeltme isteminin bu nedenle HUMK.’nun 440-442 maddeleri uyarınca kabul edilmesi ve kararın yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 9.4.2009 tarih,2009/308E. 2009/2196K sayılı bozma kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya geri verilmesine 9.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.