Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2009/6693 E. 2010/670 K. 01.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/6693
KARAR NO : 2010/670
KARAR TARİHİ : 01.02.2010

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalıya ait, müvekkili şirkete trafik sigortalı aracın, dava dışı sürücü … ’in kullanımda iken ağır kusuru ile karıştığı trafik kazası sonucu, tam kusura göre ve poliçe kapsamında, zarar gören araçların malikine ve kasko sigortacısına toplam 11.999.00 TL tazminat ödendiğini belirterek, KTK.’nun 95. ve Trafik Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a maddesi uyarınca, bu miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, olayda kast, ağır kusur, alkollü veya ehliyetsiz araç kullanımının söz konusu olmadığını, bu nedenle davacının rücu hakkının bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, olayda, davalıya ait araç sürücüsü tam kusurlu olup, KTK.’nun 85. maddesi uyarınca, davalının araç maliki sıfatıyla sürücünün eyleminden sorumlu olduğu ve davacının rücu hakkının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, 11.999.00 TL’nın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, trafik sigortası poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a maddesinde; tazminatı gerektiren olay, işletenin veya
eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının sigortalısına rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır. Daire’nin yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde “tam kusur” dan değil, “kasıt” veya “ağır kusur” dan söz edilmekte olup, ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmektedir.
Somut olayda, mahkemece alınan bilirkişi raporunda; sigortalı araç sürücüsü, yolda dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak aracını hızlı sürmesi, önünden giden ve trafik zarureti ile yavaşlayan araca arkadan çarpması ve çarpma neticesinde sol yan şeride geçerek bu şeritte arkadan gelen araca engel oluşturması nedeniyle meydana gelen zincirleme trafik kazasında %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir. Yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda, sürücünün açıklanan bu ihlali kasıt veya ağır kusur olarak nitelendirilemez.
Bu durumda mahkemece, davacı sigortacının, sürücünün kasta dayanmayan tam kusuru sebebiyle verdiği zarardan dolayı üçüncü kişiye ödediği tazminat bakımından rücu hakkının bulunmadığı gözetilerek, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 1.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.