Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2009/5705 E. 2010/732 K. 04.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5705
KARAR NO : 2010/732
KARAR TARİHİ : 04.02.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı aracın müvekkilinin arkadaşının yönetiminde olduğu sırada meydana gelen kazada ağır şekilde hasarlandığını, sigorta bedelinin ödenmesi için davalı şirkete gönderilen ihtara davalının alkol nedeniyle ödeme yapılamayacağını bildirdiğini, olayın alkol nedeniyle meydana gelmediğini ve alkol oranının yasal sınırın üstünü geçmediğini belirterek, 22.866.-YTL sigorta bedelinin olay tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini, müvekkilinin yargılama aşamasında aracını tamir ettirmesi halinde tamir bedelinin fatura ödeme tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini, aracın tamir edilmemesi ve hasarlı aracın satılması halinde 22.866.-YTL’den sovtaj bedelinin mahsubu ile kalan kısmın olay tarihinden işleyecek reeskont faizi ile tahsilini, müvekkilinin sevris otoparkına ödemesi gereken miktarın ve Rent A Car şirketinden kiralamış olduğu araç kiralama ücretinin ödeme günlerinden işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıya ait aracı kullanan sürücünün olayda %100 oranında kusurlu ve olay saatinden 35 dakika sonra yapılan kontrolde 0.50 promil alkollü olduğunu, olayın
alkol nedeniyle meydana geldiğini, hasarın teminat kapsamında kalmadığını, aracın pertinin uygun olduğunu ve 20.500.-YTL rayiç değerinin tesbit edildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun 48.maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97.maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan “b-2” bendinde “alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır. O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe temina
tı kapsamı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halinde kabulüne karar verilmesi gereceği ilkesi benimsenmektedir.
Somut olayda davacıya ait aracın sürücüsü …un kaza anında 0.58 promil alkollü olduğu tesbit edilmiştir. Davacı vekili, kaza tesbit tutanağında trafik işaret levhalarının yanlış yerlerde işaretlendiğini, sağa keskin viraj işaret levhasının kazanın olduğu noktadan daha ileride bulunmasına rağmen krokide kaza yerinin gerisinde gösterildiğini, olay mahallinde çekilen fotoğraflarda bu hususun görüldüğünü, bilirkişi kurulu raporu, kaza tesbit tutanağı ve kendisine göre düzenlendiğinden hatalı sonuca ulaşıldığını, 14.9.2007 tarihli tanık listesinde bildirilen tanıklarının mahallinde dinlenmesini, trafik işaret levhasının bulunduğu noktanın ilgili birimden sorulmasını ve sonrasında rapor alınmasını talep etmiş, mahkemece davacı vekilinin itirazları yönünden araştırma yapılmaksızın hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ile hüküm tesis edilemez.
O halde mahkemece; ilgili Karayolları Müdürlüğünden olay tarihinde kaza mahallinde bulunan trafik işaret levhalarının ve hangi noktada bulunduklarının sorulması, varsa bulundukları noktaları gösteren krokinin temin edilmesi, davacı tarafça bildirilen tanıklar ile tutanak mümzilerinin mahallinde keşif yapılarak dinlenmesi, uzman trafik bilirkişisinin keşfe giderken refakate alınması, trafik işaret levhasının yerinin çizilecek krokide işaretlenmesinin istenilmesi, kaza tesbit tutanağı krokisi, Karayolları Bölge Müdürlüğünün vereceği cevap ve davacı tarafça çekilen fotoğrafların irdelenmesi, daha sonra aralarında bir nöroloji uzmanı doktor bir sigorta hukukçusu bir uzman trafik bilirkişisinden oluşacak kuruldan yukarıda açıklanan yasal düzenleme ışığında olayın oluş şekli, hava, yol durumu gibi unsurlar bir bütün olarak değerlendirilip, rizikonun münhasıran (salt) alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurlarında etkili olup olmadığının açıklığa kavuşturulması böylece rizikonun teminat dışında kalıp kalmadığının tesbiti yönünden rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının
kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 4.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.