YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/426
KARAR NO : 2009/4530
KARAR TARİHİ : 22.06.2009
MAHKEMESİ :Hatay Asliye 2. Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı … aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek, borçlu …’in sahibi olduğu dükkanı, davalı …’e satışına, onun tarafından davalı …’ye ve son olarak da bu davalı tarafından davalı …’e devrine ilişkin tasarrufların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen, duruşmaya gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, satışların, kısa aralıklarla ve gerçek bedelin altında yapılmış olmasından dolayı, gerçek olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptaline ilişkindir.
İİK’nın 278/2 maddesinde, akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre, borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler, bağışlama hükmünde sayılmıştır. Ancak, değer farkının, borçlu ile muamelede bulunan kişiler açısından bağışlama sayılacağı giderek 3. kişinin devrettiği 4. ve sonraki malikler için kesin iptal nedeni sayılmayacağı açıktır.
Somut olayda 4. ve 5. kişi durumundaki … ve …’in borçlu ile ortaklık, tanıdıklık, akrabalık ilişkisi içinde bulundukları veyahut bu kişilerin borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden oldukları iddia ve ispat edilmiş değildir. Bu durumda İİK 283/2 gereğince, borçlu ile tasarrufta bulunan kişi, devir aldığı mal veya hakkı bir başka kişiye devretmişse ve bu kişinin tasarruf sırasında kötüniyetle hareket ettiği veya borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacı ile tasarrufta bulunduğunu bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğu davacı tarafça kanıtlanmadıkça anılan tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği, ancak; davacı talebinin bedele dönüşeceği nazara alınarak 3. kişi …’in taşınmazın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri ile sorumlu tutulmasına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde tüm davalılar yönünden tasarrufun iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar … vekili ile … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … ve …’e geri verilmesine 22.6.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.