Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2009/3502 E. 2009/3497 K. 22.05.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/3502
KARAR NO : 2009/3497
KARAR TARİHİ : 22.05.2009

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit ve kooperatife üye kayıt edilmesi istemine ilişkin davada Ankara 1.Tüketici ve Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R –

Dava, davalı yükleniciye süre verilerek bu sürede taahhütünü yerine getirmemesi halinde işin 3. kişiye tamamlattırılacağının ihtarına ve davalı kooperatife hükmen üye kayıt edilmesi istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 99. maddesi uyarınca «bu kanunda düzenlenen hususlardan … hukuk davaları tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır».
Yasanın anılan hükmüne göre ticari davalardan amaç; ortağı ile kooperatif veya kooperatif ile ortağı arasındaki hukuk davalarıdır. Zira, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununda tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklığının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan kooperatif ile kanun ve ana sözleşmeye göre kooperatife ortak olanlar arasındaki düzenlemeler yapılmıştır. Somut olayda, davacılar davalı kooperatifin ortağı olmadığından, davacılar ile kooperatif arasındaki ilişkinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun uygulanması suretiyle çözümü ve aralarındaki davanın ticari dava sayılması olanaklı değildir.
Kooperatifle diğer davalı şirket arasındaki 15.05.2004 günlü arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan şahsi hakkın yüklenici tarafından davacıya temlik edilmesi de, davacı ile kooperatif arasındaki uyuşmazlığa 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun uygulanmasını gerektirmez.
Diğer taraftan; davacının dayandığı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gerçekte bir temlik işlemidir. Çünkü, yüklenici 15.05.2004 tarihli arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesiyle kazandığı bir bakıma eserin bedeli olan bağımsız bölüm mülkiyet aktarımını doğrudan arsa sahibinden isteyebileceği gibi bu hakkını temlik işlemiyle üçüncü kişilere de devir ve temlik edebilir.
Bir tanımlama yapmak gerekirse; alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Borçlar Kanununun 163. hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasındaki yazılı sözleşme ile kurulabilir. Ne var ki alacağın temlikinde aranan yazılı şekil temlik sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasına engel değildir. Nitekim uygulamada yükleniciden şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişilerin temlik sözleşmesini adi yazılı satış sözleşmesi veya noterde düzenleme şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak yaptıkları görülmektedir;
Bunların dışında, 4822 sayılı Kanununla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3.maddesi (c) bendi ile konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da Tüketicinin Korunması Kanunun kapsamına alınmıştır. Dava konusu taşınmaz konut niteliğindedir. Anılan yasanın (e) bendindeki tanıma göre tüketici: bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi, (f) bendindeki tanıma göre de satıcı: kamu tüzel kişileri dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetler kapsamındaki tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 23.maddesi hükmüne göre de, bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü itilaflara Tüketici Mahkemelerinde bakılması gerekir. Kısaca ifade etmek gerekirse davacıların dayanağı olan sözleşmeler yükleniciden kazanılan kişisel hakka ilişkin bulunduğundan ve dava bu sözleşmelere dayanılarak açıldığından, çekişmenin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki kanununun 23. maddesince Tüketici Mahkemelerinde giderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 1. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 22.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.